Ana içeriğe atla

DOMATES BİBER PATLICAN

Rahmetli Barış MANÇO bu şarkısını ilk söylediğinde, bir çoğumuz tek seferde anlayamamıştık, büyük ustanın ne demek istediğini. Tam elini tutmak üzereyken, aşkını itiraf edecekken, uzaktan gelen o sesle yıkılmıştı dünyası. Anam babam usulü yetiştirilen domates, biber, salatalığın tadını bilip de, günümüzdeki o kıpkırmızı hibrit domateslerden ilk ısırıkta hıyar tadını aldığımızdaki gibi yıkılmıştı dünyası. Halbuki bunların asıl tadını bilmeyen x,y,z kuşakları için normaldi hepsinin de hıyar tadında olması. Her sene olduğu gibi bu sene de yaz aylarında Antalya'nın sıcağından kaçmak için gittiğim Kütahya'da bulduğumuz ata tohumundan yapılan fidelerden yetiştirdiğimizde, elde ettiğimiz sebzelerden hatırladım bunların gerçek tadlarını. Bugünkü ister domates, ister biber, isterseniz de hıyarı sarımsaklı ayranın içine doğradığınızda; tadı aynı, rengi farklı olacak cacıklar elde edebilecekken;ata tohumundan elde edilen domatesin kendine özgü aromasnı, sulu, hafif asidik tadını özlemişim. Bizler için artık hayal gibi gelirken, bu tadları sonraki nesillere taşımanın, en önemli ve öncelikli görevlerimizden biri olduğunu hatırlattı yediğim o sebzeler. Hep diyoruz ya; "bu dünya bize dedelerimizden miras değil, çocuklarımızdan emanet" diye. İşte bu sebzeler de, bu cümledeki dünyaya dahil. Ata tohumlarından üretilmiş sebzelerimizin tadını bizden sonraki nesillere tattırıp, onlara da bu tohumları aktarıp, "işte emanetiniz sapasağlam duruyor. Siz de evlatlarınıza teslim edin" diyebilmeliyiz. Bunu yapabilmek çok da zor değil. Tohumlara ulaşılabilecek birçok yer var. Bana bu konuda Kütahya'daki akçalı çiçekçilik yardımcı oldu. siz de bir sefer bu tohumlara ulaşırsanız, evlerinizin balkonlarında, saksılarda yetiştireceğiniz ürünlerle beslenebileceğiniz gibi, bir sonraki yıl ihtiyaç duyacağınız tohumları da bu ürünlerden elde edebilirsiniz. Üstelik kendi yetiştirdiğinizi bildiğinizden ayrı bir keyif de veriyor. Düşünsenize tohum dikim zamanında komşularınızla muhabbet konularından birisi de; "acı biber tohumun varsa versene, bende sana pembe domates tohumu vereyim" olduğunu. Bu sebzelerin tohumlarını çocuklarınıza verirken, 2 domates, bir kaç tane de biber verip; "haydi bir menemen yap da yiyelim" deyin. Ata tohumdan kendi yetiştirdiğiniz sebzelerden yapılan o menemenin tadını düşünsenize. Hem de çocuğunuz ya da torununuzun elinin lezzeti de o menemenin içinde. Hakan Algan Resmi Web Sitesi

Yorumlar

  1. Konyada tohum bankası ticaret borsası tarafından kurulmuştu 2015te.fakat tam başarılı olamadı galiba hiç bir bilgi yok şuanda

    YanıtlaSil
  2. Bir zamanlar yerli tohum üretimi yasak diyenler, vaktiyle tarım ülkesi olan ve dışarıya ihracat yapan ülkemi dışarıdan buğday alır hale getirdikten sonra şimdi vay efendim yerli tohumu destekleyelim diyerek yedikleri herzeyi temizlemeye çalışıyorlar. Olan benim çiftçime, olan benim vatandaşıma...

    YanıtlaSil
  3. 😋🤗kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  4. Kendi aramızda atalarımızdan kalan bu tohumları paylaşıp, dağıtabilirsek, tek çatı altında olmayan, Türkiye'nin en dağınık ama en büyük tohum deposunu oluşturabiliriz ister istemez.

    YanıtlaSil
  5. Böylesine önemli bir konuyu kaleme almana çok sevindim, Hakan. Ayrıca domatesin o güzel, tuzlu kokusunu satırlarında hissettim sanki..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

DUVAR En yararlı, bir o kadar da zaŕarlıdır duvar örmek. O nasıl oluyor diyenleri duyar gibiyim. Kullanıma bağlı. Duvarı nereye ördün? Ne kadar ördün vs, vs. Gizlenmek için mi, örtünmek için mi ördün? Sana zarar verecek doza göre, seni görmemesini mi, yoksa ulaşıp da zarar vermemesini mi istiyorsun? Önce buna karar verip ona göre örmeli duvarı. çok güçlüyse o duvarı aşamamalı.Bana bulaşmasın, geçsin gitsin diyorsan sağlamlığı önemlı değil. Görmesin yeter. Önemli olan doğru tehlikeyi tesbit edersen ona göre duvar örmek. İşte o zaman yararlı olur.

KUŞ BEYİNLİ

Bir çoğumuz, birisine kızdığımızda, hemen "aptal" anlamında kullandığımız, "kuş beyinli" tanımını yaparız "insan beynimizle". Kazların göçlerini gerçekleştirirken hava direncini en aza indirebilmek için ve güçlerini en verimli şekilde kullanabilmek adına, yerlerini sırasıyla değiştirip "V" şeklinde uçtuğunu göz ardı ederek. Hatta eşi öldüğünde başından ayrılmayan angut kuşunun sadakatini önemsemeyerek. Yoksa bir karganın, yerden veya ağaçtan aldığı cevizi kırabilmek için, yüksekten aşağıya bırakmasını mı örnek vermeli? Örnekler böyle uzayıp giderken, ben size bir dönem beslediğim güvercinlerden bahsedeceğim. Evimin terasında güvercin beslemiştim. Sadece uğraşacak bir şeyler olsun diye, Esatın tavsiyesiyle ve bir çift güvercinle başlamıştım. Ölenler, çoğalanlar derken, beslemeyi bıraktığımda oniki güvercini başkalarına dağıttım. Ama çok şey öğrendim o "kuş beyinliler"den. Tek eşliler. Hepsi bir kümeste ama raf gibi ayrı yuvalarda ka...

RAHAT UYU

... Milyonlarca kişi hiç görmediği birisi için nasıl gözyaşı döküp özler diye düşünen varsa bu gün saat 09:05'te televizyon karşısına geçsin. Bu gün ailemizin en büyük ferdinin ölüm yıldönümü. Çocuğu var mıydı diye soranlar Türkiyenin güncel nüfusuna bakıp kaç evladı olduğunu görebilir. Bazısı hain evlat olmak üzere o kadar çocuğu var. Emanetin emin ellerde. RAHAT UYU... Hakan Algan