Ana içeriğe atla

Kayıtlar

katil etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

KAMU ŞEYSİ

Aslında aksiyon filmlerinin en fazla ilham aldığı konudur katiller. Para karşılığı veya başka bir sebeple bir sürü adam öldürüp, yakalanmadan ortalıkta gezer tozarlar. Belki gerçek hayatta da vardır bunlardan. Yakalanan, yakalanmayan. Zor iş aslında. Bırakın insanı, herhangi bir canlının hayatına son vermek. Offfff, tüyler ürpertici. Sadece onun hayatını sonlandırmıyor, ardında kalanların da hayatını karartıyor. Halbuki bütün kutsal kitaplarda, Allah'ın emirlerinden birisidir; "öldürme". Bu filmlerin başında "EVDE DENEMEYİN" diye bir uyarımı yapmalı bilmiyorum ama, millet önüne geleni öldürür oldu artık. Sanki iş çığrından çıktı gibi. Akşamları dizilerde filmlerde adam öldürenleri, gündüz programlarında da "EVDE DENEYENLERİ" seyrediyoruz. Hani, sorunlarımızı birazcık da konuşarak, konuşarak beceremiyorsak da mahkeme yoluyla çözmeyi denesek. Gerçek hayatın filmlerdeki gibi olmadığını, senaryo gereği katillerin yakalanmadığını, normalde ise yakalanma

ASLAN PARÇALARI(!!!)

İş iyice çığrından çıkmaya başladı. Delikanlı(!) ayrıldığı flörtünü öldürüyor. Ertesi gün başka bir adam(!) ayrıldığı eşini öldürüyor. Daha sonraki gün erkek(!) sevgisine karşılık vermeyen kadını öldürüyor... Bir gün geçmiyor ki, kahraman aslan parçaları(!) sevdiklerini öldürmesin. Neden bu kadar nefret dolusunuz? Hadi yürek yok, onu anladık da, bu kadar nefreti içinizde barındırabildiğinize göre herhangi bir iç organınız da yok. Bu cümlede gizli özne kafatasınız. Çocukken size sevgi ile uzanan eli de ısırıyor muydunuz? Yoksa hayat boyu gerek iş hayatında, gerekse özel hayatınızda herhangi bir partneriniz olmadı da, eşe, arkadaşa, insan içinde yaşamaya alışık olmadığınızdan mı yalnız kalmak için çabalıyorsunuz? Sahi hiç iş ortağınız oldu mu sizin? "Bir dönem ortak iş yaptık, ortaklıktan ayrıldık" diyorsanız, adam duruyor mu, bir yerlere gömdün mü O'nu? Referanslarına bakınca, insan ilişkilerinde çok da başarılı olduğun söylenemez. Bak güzel katilciğim; istesen de, ist

BELEŞÇİ TURİST

Dünyann en züğürt turistini de ülkemizde ağırlyoruzz. Hem de öyle böyle değil. Neredeyse bir yıldır buradalar. Resmen çöktüler. Üstelik ölmesin diye, bir de besliyoruz. Tam anlamıyla "bağrımıza bastık", misafir ediyoruz. Üstelik yetkililerin, "bağrımıza" basmayalım diye, geçiş yollarını kapatmamızı istedikleri halde. Adam kalktı, ta Çin`den buraya kadar ne yol parası ödedi, ne yemek parası. Bindi milletin sırtına, geziyor duruyor. Hele ülkemize geldiğinde, muhakkak akrabalarını da aramış, buradan bahsetmiştir. "Abi Türkiye diye bir yere geldik, acayip misafirperver bir milleti var. El ele, göz göze, dip dibe oturuyoruz burada. Adamlar bırak korkup kaçmayı, kucak bile açtılar bize. Atlayın ilk uçağa binecek birinin boğazına, buraya gelin." diyorlardır koronaca. Birazcık şu "misafirperverliğimizi" dizginleyelim yoksa hiç gitmeyecek buradan. Tamam, uçağa para vermeden geldi buralara kadar. Belli ki, alkolle arası da yok. En azından kolonyanın

İLKEL KATİL

  Mars'a yolculuğu, pılımızı pırtımızı toplayıp Mars'a yérleşmeyi konuştuğumuz şu günlerde, Cavit diye biri girdi hayatımıza.  Muhteşeme yakın teknolojiye sahip dünya süper güçleri, neredeyse; "abi, gel bi Çorum'a ışınlanıp gelelim. Leblebi yeriz" diyebilecek hale geldi.  Hatta "vizonteleden" Zeki Müren de bizi görebilecek hale geliyor gibiyken,  Otomobiller şöföre bile ihtiyaç duymazken,  İnsansız hava araçları savaş kazanırken, Artık dijital paralardan bahsedilirken, Telefon yerine kol saati kullanırken girdi hayatımıza Cavit abi. Bu güne kadarki en acımasız seri katillerden birisi. Bütün teknolojimizi kullanmamıza rağmen, insanlığı çaresizliğe yaklaştırdı. Bütün dünyayı evine hapsetmek istiyor. Tanıyor olmamıza rağmen bir türlü yakalayamıyoruz. Şimdi bir de kılık değiştirmiş. "Yakala yakalayabilirsen" diyerek dalga geçiyor bizimle. Sanki ağaçların, denizlerin, göllerin, derelerin ve buralarda yaşayan hayvanların, insanlardan intikam almak iç