Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

YENİ YIL

  ... Arkadaşlar bu seferki yazımız belki içinizdeki bazı arkadaşları rahatsız edecektir ama bunlar gerçekler ve yazmadan geçemeyeceğim. Devletin değil, şahısların dini olduğundan ve bizde miladi takvim kullandığımız için o arkadaşların da benim gibi bu düşüncelerime hoş görüyle yaklaşacağına eminim. Zaten bunun da dinle alakası yok. Her yeni başlangıç yeni bir umuttur. Yeni bir yıla başlamak gibi. Bunu da sevinçle karşılamak en doğal insani harekettir. Başķa konulaŕla karıştirıp, çarpıtmaya gerek var mı? Kutlanan da dinimizın de tanıďığı Hz İsa peygamberin doğumu değil, yeni bir başlangıç zaten. Yeni ümitlerin yoğun olarak yaşandığı bu günü, insanların ümitlerini yıkarak geçirmeyi ďe kimsenin isteyeceğini sanmıyorum. Bırakmalı da insanlar hiç olmazsa hayallerinďe isteğini yaşasın... Hakan Algan

ŞİİR GÜNÜ (YENİYIĹ)

 ... Ümitti benim için. Yeni bir başlangıç, Sağlığa, işe, aşa. Bıraksaydın da, Hiç olmazsa yaşasaydım hayalimi. Ona bile karıştın bahane edip dini. Anlamadın ki,  Duayla girdiğimi, Yıl yeni, Umutlar yeni. Göreceksin gittiğimizde huzuruna  Ne de önemliymiş empati. Senin tuzun kuru, Bıraksaydın da kurutsaydık biz de tuzumuzu. Tahammül edemedin Bırakmadın huzurlu... Hakan Algan

GÜL & DİKEN

... Gelin yılbaşına kadar bir şey deneyelim. Hani derler ya; "güzellikleri görün" diye. Sadece yeni yıla kadar deneyelim. Memnun ķalan devam eder. Gül için de diyorlar ya; " bu kadar güzeĺ bir çiçeğın dallarına bâk. Dıken dolu" diye. Biz farķlı bakıp; "bu dıkenlerın arasında açan çiçeğin güzellığine bak" diyelim. Yâğmurlu havalardâ biriken çamurları görmek yeriñe, çâyımızı yudumlarken camdan yağmurdâ yıkanan yaprakları seyredelim. Haydi yapalım,2022'ye öyle gireĺim, korona düşünsün bu sefer... Hakan Algan

ŞİİR GÜNÜ (YALANCİ)

... Hani demiştin ya bana, Senden sonra Kimse giremez hayatıma. Anılarından bahsederken, Adımı sakın anma, Eşine ve çocuklarına Ben yine de kıyamam, Yalancı demeye sana. Ne olur bunu söyletme bana. Hakan Algan

CENNET BURA MI OLA?

  ... Bu gün bir belgesel seyrettim. İngıliz yapımı. Adamlar kalkmış, gelmiş, adım adım ülkemizi gezmiş. Bir, iki bölüme de sığdıramadıklarından anladığım kadarıyla altı, yedi bölüm çekmişler.. Neredeyse bir tek "ölenlerden cennete gideceklerin gelecekleri yer burası" demedikleri kaldı.  Ne yalan söyleyeyim, gezip gördükçe benim de aklına ister istemez; "öldüm de cennete mi düştüm?" diye sormaķ geliyor. Bu vatandi. Tüm eleştrılerıme rağmen, zor bir anında da, yanında bulabileceğin kişiler arasında; belki de ailenden önce komşun gelir. Yabancı birisi geldiğınde de kendisini ülkesinden daha rahat hissedecebileği misafirperverliği görür. Bu da millet işte. Kıymetini bilelim, bilmeyenlere bildirelim. Hakan Algan

ŞİİR GÜNÜ (SANDIK KI)

  ... Sonbahar yaprağı gibi, Tutunacak dalın yoktu. Ne zaman ki tanıdın O'nu Elinden tuttu, adam etti sandık ki, Sen daha bulaşıcı çıktın. Adamı rezıl ettın sandık ki, Anlayınca utandık, O seni tutmamış, Sen onu çekmişsin  Daĺâ tutunsun diye. Hakan Algan

EVİN DİREĞİ

  ... Bu laf sanki ataerkil bir toplum olan toplumumuzda erkeklere verilen bir "gaz"mış gibi geliyor bana. Evin direği; evi ayakta tutar, hanedekilerin karnını doyurmak için geŕekli olan maddi imkânı sağlar. Çok haklısınız. Bunların hepsi doğru. Peki evin çatısı olmadan, o ďirek çürümeden ne kadar ďayanabilir? Çatıyı da kadın olüşturmuyor mu? O evi sıcak tutan o değil mi? Sanki kanatlarını gerip, yavrulaŕını koruyan güvercin gibi  Peki o direk olmadan, çatı ayakta durur mu? Demekki; ayrı görevlerle o evi ayakta tutuyorlarmış. Alın size eşitlik. İstisnalar yok değil ama biri olmadan diğeri sası kalıyor. En kötüsü de; çatıyı yok edersen direk çürür yok olur, direği yok edersen de çatı çöker, yok olur. Hakan Algan n

ŞİİR GÜNÜ (ŞAKA)

  ... Bir  gün uyanacağımı hayal ediyorum. Yaşananlar rüyaymış seviniyorum, Şaka ile karışık rüya, Gerçeği gitmiş, şakası kalmış. Gülüyorum. Kâbus gibi ama şakaymış. Komik değil ama güldürdü. Şaka ile karışık işte. Gerçeği gitmiş, şakası kalmış. Hakan Algan

NOTALAR

... Dünya genelinde belki mılyonlarca farklı beste var. Herbiri de insanlar tarafından duygularını ifade etmek için yapılmış. Hepsi de toplasan sekiz ana notadan türetilmiş. Hal böyle olunca Türk dil kurumuna göre 616.767 (altıyüzonaltıbinyediyüzaltmışyedi) kelımenin kullanıldığı Türkçe konuşarak, derdini anlatamamanın ve kavgaya sebep olmasının iki nedeni olabilir. Birincisi yeterli kelime haznesine sahip olmamak. ikincisi karşınızdakinin anlattığınızı anlamak istememesi. Karşınıza sizi anlamak isteyenlerin çıkması dileğiyle... Hakan Algan

ŞİİR GÜNÜ (AKIL)

  ... Aklından geçen  dilinde sandığımdan, Kalbimi verdim sana. İnandım kalbinin oynadığı oyuna, Bilseydim söylediklerinın aklında olmadığına, Gelir miydım bu oyuna. Kalp kandırır ama, Akıl kanmaz aşka. Hakan Algan 

MÜJDE

  ... Hiç yaşadıiğı ormanı yakan bir tavşan gördünüz mü? Ya da yaşadığı denizi kirleten mercan. Yaşadığı nehiri zehirleyen sazan da görmemişsinizdir. Peki karnını doyurmanın veya kendisini  korumanın dışında yani zevk için birbirini öldüren hayvan gördünüz mü? Sorulara cevabınız hayırsa, size bir müjdem var; Hepimiz medeniyiz ve insanız..  Hakan Algan 

ŞİİR GÜNÜ (GİTTİKTEN SONRA)

  ... Beni,  senden daha iyi anlayan biri lazım ama, Seni benden çok seven birini bulduğunda, Laf düşmez bana, Git demekten başka. İyi gelecek ilaç var mı kalp ağrısına, İçsem bir avuç her defasında, Geçer mi sen gittikten sonra... Hakan Algan 

TEBESSÜM

  ... Arkadaşlar selam; Gelin bu günü şu şekilde yaşayalım. İçinizde hep böyle yapanlar olabilir. Biz de onlara katılmış oluruz. Adeta sabah mahmurluğuna inat gülümseyerek, neşeli tavırlarla ailemize "günaydın" diyelim. Onlara kendilerini sevdiğimizi söyleyelim. Evden çıktıktan sonra komşularımıza gülümseyerek "günaydın" diyelim. Bize yol veren, kapımızı açan olursa gülümseyerek teşekkür edelim. Olmazsa da biz yol vsrelim ya da kapılarını açalım. Otobüse bindiğimizde önce şoföre sonra yanına oturduğumuz kişiye gülümseyerek "günaydın" diyelim. Bir yerden ayrılırken gülümseyerek "iyi günler" diyelim. İş arkadaşlarımıza gülümseyerek "günaydın" diyelim Bir ısteğiniz olup ölmadiğinı soranĺara, "var" deyın. Ne oldüğunu sorduğumda  "kendine çok iyı bakmanı istiyorum" deyin. Akşam eve giderken mahallenin çocuklarına dağıtmak için, şu çoklu paketlerde sâtılan çikolatalârdan alıp, dağıtın. Evde sizı bekleyen sevenlerinıze çiçe

ŞİİR GÜNÜ (BULUTLAR)

  ... Akşama kadar seyrettim, Sana olan hasretimi suĺaŕcasına, Gördüm mavi gözlerini Bakıyorlardı bana Tenine benzeyen bulutların arasında. Hiç tahmin etmezdim , Beni yatakĺara düşüren Bu bulutlu havayı seyretmenin, Gün gelip de Yüzümü güldüreceğini Hakan Algan

MUTLULUK

  ... En çok sizi mutlu eden ne diye düşündünüz mü hiç? Cebınizde hiç eksilmeyecek olan para tomarı mı? Kapınızın önündeki araba mı? Başınızı sokacağınız eviniz mi? Akşam evinize döndüğünüzde sizi karşılayan eşiniz  ve çocuğunuzun oĺuşturduğu sıcacık aileniz  mi? Yoksa neyin yokluğunu yaşıyorsanız, "o olsaydı ben de mutlu olurdum" mu diyorsunuz? Elinizdekilerle mutlu olabilmeyi öğrenme vakti gelmiş o zaman. Meselâ sağlık, ya da bahçedeki çiçek, ve ya ortalıkta gezinen kediyle bile mutlu olmayı deneyin. Sağlık varsa yazılı olanların hepsi gelir. Ama yukarıdakiletin bozuk bir sağlığı, sadece geri getirme ihtimali var. O yüzden şu anda elimizde olanlarla mutlu olmak, yapılacak en mantıklı iş değil mi? Gelin mantıklı olalım bakalım ne olacak... Hakan Algan

10 KASIM

  ... KONUŞULMUYOR Konuşulmuyor Denize döktüğün düşmañ Kovaladığın kargalar kadar. Sünnet diyorlar entariye, Deve yerine cipĺe gezenler. Düşünmek bile istemiyor Kurduğun kurumlardakı makamda oturanlar, En çok da kul hakkından bahseden bunlar. Dinini öğrensin diye tercüme ettirdiğin Kuran, En kıymetli kitap, dolabimızda duran. Okuyan yok ama, herkes alim evinde bulunduran Nohutun tadı kalmadı sensiz kaldıķtan sonra, Zaten rakıyı da keyiften değil, kahırdan içer olduk.  Mezeler ithal olunca. Olsun be Atam, Bu ülkeye yeter İzinde koşan bir avuç insan kalsa eğer. Hakan Algan 

MÜTEVAZİ

  ... . Arkadaşlar bu günkü yazı size birâz sıkıcı gelebılir. Ders alınabilecek bir olay olduğundan yazıyorum. Yazı, başımdan geçen bir olayı anlatacağım. En başta söyleyeyim; değer vediklerim dışındakilerin bu tarz konuşmalarını dikkate almam. Değer verdiklerim de zaten böyle konuşmaz. Belki benden on yaş büyük, hayatı boyunca da hiçbir başarısı olmamış bir kadın benim için; "bununki de hayat mı? Ceset gibi yatıyor:" demiş. Teyzeciğim; birincisi, yatsam da, ayakta olsam da hayatı seviyorum ve sonuna kadar elimden geleni yapacağım. Bu lafların kulağıma geldi. Bu dünyayı seninle paylaştığım için sana saygı duydum ve muhatab oldum. Keşke insan olarak kendine verilen değeri bilseydin. Bu adam elli yaşında. Yani senden neredeyse on yaş küçük.  Şu ana kadar sığdırabildiklerimin bir kısmını sayıyorum, Bu adam mühendis. Çalıştığı son firmada maliyeti tam %20 düşürdü, aynı personelle kapasiteyi 2 katına çıkardı, Üçü basılmış, biri  basımda, dördü yazım âşamasıñdâ 8 kıtabı, Bir kısâ 

ŞiR GÜNÜ (GECE)

  ... Her gece baş başa kaldığımızda Sanki konuşurum mehtapla, Susariz güneş doğunca. Aynı senın gibi, Ay da gider uzaklara. Birısi söylesin şunlara Mecbur değıller yok olmaya Güneş döğunca Hakan Algan

29 EKİM

  Bir millet düşünün. Yazık, gariban millet. Hiç Ŕambo gibi, süperman gibi film kahramanları yok. Onun yerine Seyit onbaşı gibi, Kara Fatma gibi, Atatürk gibi bir tane film çevirmemiş kahramanları  var. Peki ne yapmış filmi bile olmayan bu kahramanlar? Tutmuş, koskoca bir ülke kurmuş. Bırakın film çevirmeyi, kahve muhabbetinde bile böbürlene, böbürlene anlatmamışlar. Tek istekleri -kesin ölmamakla beraber- bir rahmet okuyandı belki. Gelin kırmayalım. Hepinize sonsuz teşekkürler. Ruhunuz şâd olsun filmsiz kahramanlar...arkadaşlar  Hakan Algan

ŞİİR GÜNÜ (TEZAT)

  ... Hüzün kaplarmış, Gün geceye dönünce. Günü sevdirendir gece. İyiyi sevdiren kötü gibi, Güzeli sevdiren çirkin gibi, Huzuru sevdiren sen gibi Hakan Algan ...

DOLANDIRI(LMA)CILIK

  ... Defalarca dolandırılmış biri olarak, haberlerde de gördüklerimden artık YETER diye isyanımı dile getiriyorum bu gün. Benimkiler ticârette gerçekleşmişti. Herkesin başına gelebilirdi. Hepsine kızıyorum ama özellikle yemeyip, içmeyip insanları dolandırabilecek yeni yöntemler düşünenler daha fazla kızdırıyor beni. Telefon dolandırıcıları, evlilik çeteleri, saadet zincirleri, daha bir çoğu. Gelin dolandırıcılik adını, dolandırılMAcılık olarak değiştirelim de, dolandırılanları en aza indirelim.  Bunun yolu da sanırım; karşımızdakine aklımıza yatmıyorsa, bunu kendisine hissettirerek inanmadığımızı belli etmekle başlıyor. Bir çocuğun acımasızlığıyla davranmalı böylelerine. Hakan Algan

ŞİİR GÜNÜ (RENGİN)

... İlk günlerimizi hatırla. Ne de güzeldi öyle. Her günümüz ayrı oyundu. Sana bir renk vermemi istemiştin bir gün. Gözlerin denizdeki yosunları, Bulutlar kadar beyaz tenin, gökyüzünün mavisini anımsattı. Karar veremedim rengine. Şimdi görebiliyorum, Göğe çıktıkça, Denize indikçe, Seni tanıdıkça Rengi hepsinin kömürle aynıymış. Hakan Algan

KESKİN KILIÇ

  ... Dünyanın en tehlikeli mesleği sizce ne? Polislik mı, askerlik mi, itfaiye mi vs vs mi? Elbette hepsi birbirinden zor ama sanki tehlikelere karşı kendisini savunacak bir silahının ılmadığı, tehlikenin de nereden geleceğini tahmin edemeyeceği mesleğin daha tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Hal böyle olunca da aklıma gelen lk meslek gazetecilik gibi geliyor. Geçmişdeki ve günümüzdehi haberlere de bakınca sanki doğrulanıyorum gibi geliyor bana. Elindeki tek silahı kalemi. Kılıçtan keskin olduğunu iddia ediyorlar ama bu sanki avuntu gibi. O yazıları anlayanlar için kılıçtan keskin bir silah gibidir o kelimeler. Anlamayana karşı ise kuru sıkı tabancadan farkı yoktur.  Kuru sıkı tabancayı çeker ama karşısındakinde gerçek silah vardır. Sonuç malûm... Öldürülerek hayatını kaybeden tüm basın şehitlerine Allah'tan rahmet, darp edilenlere de geçmiş olsun dileklerimi sunarım. Hakan Algan

ŞİİR GÜNÜ (EŞYALAR)

  ... Eşyalar konuşmazsa eğer, Bir zahmet onlara da haber ver. Evımdeki Aynalar, sandalyeler, Dolaplar, kadehler Hepsi adını söyler Hem de yalnızken. Hakan Algan

KEŞİF

  ... Arkadaşlar; Hep beraber bir düşünelim bakal¹ım. Keşfedilmemiş bir yerler var mı acaba daha. Bir süredir kafamda bu soru var. Bazılarınıza saçma gelebilir. İtiraf edeyim; kendim yazdığım halde, bana bile saçma ve gereksiz kafa meşguliyeti gibi geliyor. Çok da içine düşmemek lâzım. Anı yaşamak gerek. Ayrıca hem müteahhitlik yapmayı düşünmüyorum, hem de oralarda imar izni verildiğini sanmıyorum. Ama keşfedenlerin orada kaldıkları, geri dönmedikleri bir yer var. Allahtan eli de boş gidiyorlar. Yoksa oralar da perişan olurdu. Düşünsenize gittiğinizde kapıda karrşılayanın size, "cennet kent sitesine hoş geldiniz, anahtarınızı vereyim. Z blok 999999. kat. 8567 numara. Bir de şimdi haber geldi. HGS'nizde bakiye yokmuş, sırattan geçerken ödeme yapmamışsınız. Birazdan arkadaşlar tahsilata gelecek... Eh bu kadar saçmaladıktan sonra, bulunduğumuz dünyayı daha da içinden çıkılmaz hale getirmemeyi dileyip, tadını çıkartalım. Ama İNSANCA... Hakan Algan

ŞİİR GÜNÜ (CENAZE)

  ... Bu gün oradaydım ben de, Gördüm, ağlıyordun cenazemde. Silmek istedim göz yaşlarını. Sonra vazgeçtim. Düşündüm de, hatırladım, Söylemiştim sana Ben ölünce ağlama, inanmam diye. İnanamam, Bunlar sevinç gözyaşları değilse Hakan Algan

ZOR

   ... Hayatın zorluğundan şikâyetçi olmayana da, kolaylaştırmaya çalışana da rastlamadım.  O nasul olacak? Aslında çok koçlay ama yaradılıştan gelen egomuzun engellemesinden dolayı da bir o kadar zor. Egolarını yenebilenler ayrı tabi. İşte onlar ancak hayatı kolaylaştırabilir. Kendisini yetiştirebilmiş, yeterli olgunluğa erişebilmiş kişi kolaylıkla egolarını dizginleyebileceği için hayarı da kolaylaştırabilir. Böyle kişilerle muhatap olunduğunda ise hayat daha kolaylaşacağından daha mutlu olunacaktır. Egosu olanlar hep bana deyip karşılaştıkları olaylarda, haksız olduklarını bilseler bile, haklı çıkmak için her yola başvuracakları için size hayatı zorlaştıracaktır. Ego ayrı, özgüven ayrı. İkisini karıştırmamalı. Böyle egolu insanlarla da vakit harcamaya gerek yok diye düşünüyorum. Hakan Algan

ŞİİR GÜNÜ (KALBİM)

  ... Kalbim bir yerden ısırıyor seni. Bir bahar gününden mi, Yoksa deniz kenarından mı bilemedim. Baharsa üzerinden geçmiştir mevsimler Kumsalsa, deniz götürmüştür o kumları. Halâ neden ısırır acaba, Doyduysa eğer sana... Hakan Algan

ÇAĞRI MERKEZİ

  ... Olur olmadık zamanlarda arayan şu çağrı merkezlerine değinelim mi biraz?  Telefon çalar, açarsınız ve karşınızdaki nefes almadan konuşur. Sizin nerede, ne yaptığınız onun için önemli değildir, çünkü müsait olup olmadığınızı bile sormamıştır. Telefon adabını bilen ve konuşmanın başında "müsait misiniz?" diye sorarak başlayanları tenzih ediyorum. Anlıyorum, işleri bu ve ekmek parası için uğraşıyorlar ama her şeyin de bir adabı var. Bu her şeye telefonla konuşmak da dahil. Geçenlerde aynı numara tarafından üst üste arandım. Cevap verdiğimde ise nefes almadan tanıtım yapmaya başladılar. Sözünü kesmeme de fırsat vermeyince, üst üste bir kaç sefer ", "tuvaletteyim" dedim ve terbiyesiz deyip yüzüme telefonu kapattı. Telefonla konuşma adabını bilmeyen sen, terbiyesiz olan ben... Hakan Algan

ŞİİR GÜNÜ (ADA)

  ... Dört tarafı güzel anılarla çevrili kalbim İzin vermiyor ki mantığıma, Yaşattıklarını hatırlatsın bana, Hatırlatsın da, Gelen ilk gemi kurtarsa Çıkamadığım bu Korsan adasından, Hakan Algan

İĞNE ÇUVALDIZ

  ... Ne kadar keyifli değil mi, oturduğumuz yerden insanları özellikle de siyasileri eleştirmek. Devlet imkânlarını şahsi menfaatleri için kullananları yerden yere vurabiliyoruz. Tabii ki savunulacak hiçbir yanı olmadığından, burada onları savunacak değilim ama bir de aynada kendimize bakalım istiyorum. Bizlerin elinde bu imkân ve yetkiler olsa ne yapardık. Kendimizi kandırmadan, gerçekçi olarak yapalım bunu. Herhangi bir yerde yetki sahibi olsak, orada yaşayanların çıkarlarını gözetebilecek olgunluğa sahip miyiz yok sa biz de eleştirdiklerimiz gibi mi davranıyoruz?  Ben de dahil olmak üzere çoğumuz ülkede adaletten de şikayetçiyiz ve eleştiriyoruz. Biz yeterince adil miyiz? Gerek başkaları ile ilişkilerimizde, gerekse başkaları arasındaki sorunlarda hakem gibi davranmamız gerektiğinde. Haklının yanında mı, güçlünün yanında mıyız? Hani atalarımız demiş ya; "iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır" diye.  İğneyi gerçekten batırma cesaretimiz var mı? Dokundurup, çekiyor muyu

ŞİİR GÜNÜ (EMPATİ)

  ... Ne yaptıklarımı gördün, Ne söylediklerimi dinledin, Kendıni yerime koy dedim, Beceremedin. Belki de becerdin ama, Bilmek istemedin. Ben gidince öğrendin, Bensizliğin anlamını. Ben zaten seninleyken öğrenmiştim, Sensizliğin anlamsızlığını, İllâ yaşamamız mı gerekti??? Hakan Algan

SEVGI

  ... Türkçemize eklediğimiz bana göre en saçma olan savunma cümlelerinden birine değinelim mi bugün?  "Sevdiğinden yapıyor." Adam karısını öldürüyor, neden öldürdün diye sorunca "SEVDİĞİMDEN" diyor. Hepimiz şahit olmuşuzdur. Biri başka birine bağırıp çağırır, hayatı burnundan getirir, arayı bulmaya çalışan üçüncü bir kişide burnundan geleni ttesellı etmek için; "sevdiğinden yapıyor" der. Bağırma olayı da işin diğer boyutu. En çok bağıran haklıymış gibi. Halbuki o tartışmanın sonunda sorunun çözülmediğini bile göremez. Sebebiyse bağırmaktan karşısındakinin ne dediğini duymaz. Sakin sakin oturup konuşabilselet sorun çözülecek aslında. Kim bilir, belki de amacı sorunun çözülmesi değildir. Ben de böyleleriyle karşılaşınca bir kaç gün öncesine kadar maalesef bağırıyordum. Başka türlü kendimi duyuramayacağımı düşünüyordum. O gün karar verdim. Artık ben de sesimi o tarz insanlara duyurmaya çalışmayacağım. Çünkü o duymak istemiyorki zaten. Sırtımı dönüp gitmek en

ŞİİR GÜNÜ (YALAN HAYAT)

... Eh be yalan hayat, Biraz da benim yüzüme bak, Bakmayacaksan, Çek bi kıyak da, Artık yakamı bırak. Her gecenin sabahı Güneş yeniden doğacak, Akşama kadar mucizeler olacak, Ben de istiyorum bunları yaşamak, Haydi artık yakamı bırak. Hakan Algan

EY ÖZGÜRLÜK

  ... Herkes tutturmuş bir "özgürlüğümü kısıtlayamazsın" muhabbetidir gidiyor. Aslında  sen de dahil olmak üzere hiçbirimizin başkasının özgürlüğünü kısıtlama hakkı yok. Bir yere kadar doğru. Mesela arkadaşlarınla bahçede veya evde yemek yeme ve eğlenme özgürlüğün var. Ama başkalarını rahatsız etme özgürlüğünn yok. Oradaki ince çizgiyi ayarlayabildiğin sürece sorun yok. Eğlenirken dinlediğin müzik çeşidinden komşun hoşlanmıyor olabilir. Onun da, senin dinlediğin müziği dinlememe özgürlüğü olduğunu unutmamalı. Ya da sağlığa zararlı olan, kapalı yerlerde kullanımının yasak olduğu sigara.  Senin kullanma özgürlüğün olduğu kadar, diğerinin de dumanı solumama diye bir özgürlüğü var. Aşı da öyle değilmi? Bazıları covit aşısını vurulmama özgürlüğünü kullanırken, toplumsal bağışıklığımıza ulaşmamız engelleniyor gibi. Aslında konu ne olursa olsun, çözüm sadece birbirimize  duyacağımız saygı gibi... Hakan Algan

ÖRNEK OL

  Yazılarımın birinin alltında futbolla ilgili yazı yazmam istenmiş. Yazmak için onunla ilgili bir şeyler yaşamış olmam gerek. Halbuki sıradan bir taraftardan öteye geçmediğimden ve yaşamadığım için de yalan yanlış şeylerle bu blog sayfamı doldurmak istemem.  Söyleyebileceğim tek şey; toplumda bu kadar göz önünde olan kişilerin, sıradan insanlar gibi davranmamaları gerektiği, özelliklede çocuklara örnek olacak şekilde yaşamaları gerektiği. Sanırım şöhretin güzelliğinin yanında, beraberinde getirdiği sorumluluklar da vardır sanırım. Aynen topluma mâl olmuş sanatçılaŕın olması gerektiği gibi. Mesela; "biz rajon kesmeyiz, kafa keseriz" gibi bir repliğe itiraz edebilmeli sanatçıýım diyen. Umarım yanılmıyorumdur. Hakan Algan Hakan ALGAN Resmi İnternet Sitesi

ŞİİR GÜNÜ (TEK)

  ... Tek beden, Tek yürek, Tek ruh olduk diyordun. Tek kalınca anladım, Tek gerçek Söylediklerinin hepsi yalanmış, Tek ümidim, Bana göre "teksin" derken, Doğru söylediğimi Tek kaldığında anlaman; Hakan Algan Hakan ALGAN Resmi İnternet Sitesi

GEBE

  Hani deriz ya;"Allah kimseye muhtaç etmesin" diye, aslında hayat boyu edilebilecek olan en önemli duadır. Özellikle egosunu yenememiş olanlarda vardır; İhtiyaç duyana yardım edince kendisine "gebe kaldığı" düşüncesi. Bu da yardım gören kişiyi öyle bir konuma sokar ki; "Hiç yapmasaydın, daha iyiydi" dedirtir. Halbuki; bu yardımı yapan, yaptığını iyilik olarak görüyorsa, karşılık beklemeden yapılana iyilik denir. Anlamını bile bilmiyor demekki deriz böylelerine. Kendisine "gebe kalma" düşüncesi bile bütün yapılanı alır, götürür. "İyilik" gören, çok da kolaylıkla "nankör" damgası bile yiyebilir. Çünkü "iyilik" yapanın düşüncesine göre, O her şeyi yapma hakkına sahiptir O'na artık. Çünkü "iyilik" yapmıştır"İyilik" yapılan kişi hiçbir şey söyleme hakkına sahip değildir çünkü "gebe" kalmıştır bir kere. "İyilik" yapansa her şeyi söylemeyi ya da yapabilmeyi kendisinde hak görür. 

ŞİİR GÜNÜ (KEŞKE)

  ... KEŞKE O kâdar masum ve güzeldin ki, Yaz güneşi kadar sıcak. Zümrüt gözlerinse, Orman kadar huzurlu gelmişti bana. Sonradan keşke dememek için gelmiştim o gün yanına, Nereden bilebilirdim ki Keşkeyi senin söyleteceğini bana, Gitmeseydim diye Tanışmaya... Hakan Algan Hakan ALGAN Resmi İnternet Sitesi

ENERJİ VAMPİRLERİ

  ... Adı ürkütücü değil mi? Aslında vampirler kadar olmasa da bunlar da korunmazsak az zarar vermez bize. Canlı ya da cansız her şeyin arasında bir enerji alış verişi olduğu zaten ıspatlanmış. İnsanlar arasında da bu alış veriş vardır. Siz de fark etmişsinizdir. Bazılarının yanında kendimizi çok mutlu hissederiz ve hemen "Ne kadar pozitif birisi" derız. Hatta fırsatını buldukça O'nu görmek isteriz. Bunun tam tersi, aynı ortamda bulunduğumuzda, neredeyse yaşama sevincimizin bile tükendiğini hissettiğimiz insanlar vardır. Onların enerji kaynağı diğer insanlardır. Gerek konuşmalarıyla, gerek tavırlarıyla sizdeki enerjiyi tüketir, kendileriyse sanki depoyu fullemiş gibi kalkar masadan. Artık tükenmiş gibi hissedersiniz kendinizi. Bunlar en yakınlarınız bile olabilir. Çoğu farkında bile olmadan yapar bunu. Çünkü kendisini bu şekilde iyi hisseder. Bu insanlar kanınızı emip öldürmez ama, enerjinizi emip, tüketir. Tercih meselesi ama bana sorarsanız; "sana doyum olmaz, ben

ŞİİR GÜNÜ (PAPATYA FALI)

  ... PAPATYA FALI Seviyor, Sevmiyor, Belki sever, Sever mi acaba, Sevse ne olur, Sevmese ne olur, Bu saatten sonra Sevmese de olur Hakan Algan Hakan Algan

HER DERDE DEVA

  Bir ilaç düşünün. Mucizevi bir şey. Her türlü ağrıya sızıya iyi geldiği gibi, asıl görevi hasta olmayı engellemek.  Çaresiz gibi görünen rahatsızlıklara yakalanmanızı engelleyecek. Ben kullanıyorum. Tamamen iyileştirmese bile, oldukça rahatlattı şimdiye kadar. Sürekli kullanımda iyileşirmesi bile mümkün olabilir diye düşünüyorum. Üstelik bedava. Sıkı durun, tarifini veriyorum. Evde kolaylıkla yapabilirsiniz. Etken maddesi huzur. Huzuru elde edebilmek için bir karışım yapmanız gerekiyor. Şimdi de bu karışımdakileri vereceğim size. Bir tutam sessizlik, her şeyden elde edebileceğiniz mutluluk, memnun olmayı öğrenerek temin edebileceğiniz şükür. Hepsini sizi dinlendirdiğine inandığınız fonda kulağınızı okşayan bir müzik eşliğinde karıştırın. Elde ettiğiniz karışımı gözleriniz kapalı olacak bir haldeyken, iliklerinize kadar hissedin. Bu karışımı uygularken, en mutlu olduğunuz anlardan birini gözünüzün önüne getirmeyi ihmal etmeyin. Kendinizi nasıl iyi hissettiğinize siz bile şaşıracaksını

ŞİİR GÜNÜ(TOK)

  ... TOK Açtır aslında doyan, Doymaz bir türlü tok olan. Açın halinden de anlamayan, Şimdi toktur, geçmişine baksan, Ama doymaz Nankörlük yerleşmişse ruhuna, Unutur, bakmaz aç olduğu yıllara Bir de laf eder kendisini doyurana, Doymaz ama, toktur aslında Hakan Algan Hakan ALGAN Resmi İnternet Sitesi

BAKIŞ AÇISI

  Akşama kadar ne çok şeye şahit oluyoruz gözlerimizle. Hepsini de gördüğümüzü sanıyoruz ama onun arkasında ya da yanında duranları da görüyor muyuz? Belki de göremediğimizden kahraman sandıklarımız kâbusumuz, kâbusumuz sandıklarımız da aslında kahramanımız ama biz farkında değiliz. Bunu fark edebilmemiz için sanki arkasına bakıp da değerlendirmemiz gerekmiyor mu? Ya da açımızı değıştirip, yanĺarına da bakmamız. Ne çok şey saklanabiliyor oralara. O yüzden karşılaştıklarımızın sağına, soluna, arkasına bakıp, sadece ön cephesinde gördüklerimizle değerlendirmesek daha sağlıklı değerlendirebiliriz sanki. Böylece kahramanımızı da, kâbusumuzu da ayırt edebiliriz. Sadece bakarken boynumuzu hafifçe sağa, sola eğmemiz ve arkasına dolaşıp bakmamız yeterli. Hakan ALGAN Resmi internet sitesi

ŞİİR GÜNÜ (UNUTMAK)

  ... UNUTMAK Etrafımdaki ağaçları kurutabilsem gözlerini Kuşları susturabilsem sözlerini Güneşi dondurabilsem saçlarını Unutmak kolaydı ama Tatlı bir esintiyle sallanan dallardaki yapraklar Dalga geçercesine fısıldamasaydı Hakan Algan Hakan ALGAN Resmi İnternet Sitesi

İNTERNETEEEYYY

  Belki de yüzyılın icadı olan interneti de Türkiye'de maymun ettik. Elın oğlu internet üzerinden ameliyat bile yaparken, sosyal medyada örgütlenip, bir çok toplumsal sorunu çözümlerken, biz bi sosyalleşmişiz ki sormayın. Televizyon programlarının gündüz kuşağını seyrederseniz görürsünüz. Ben seyrediyorum.  Evli insanlar "sosyal medya"da tanışmış, çocuklarını, eşlerini terk edip, birbirleriyle sosyalleşmenin dibine vurmuş. Üstelik bu yaptıklarını da çok normal görüyorlar. Açıklama aynı;"vicdanım rahat. Dıni nikahımızı kıydık". Dininden bile bihabersin. Birinden boşanmadan  öbürüyle ne nikahı oluyor? İlkel kabilelerde bile öyle olmuyor o iş. Adı da başka bır şey onun. O rahat olan da vicdanın değil aslında. Neren olduğu da burada yazılmaz. Minik minik "sosyalcikleri" de yapmışsın. Onları da haberi bile olmayan asıl eşinin üzerıne yazdırmışsın. Dünya interneti sorun çözmek için kullanırken, biz bununla da sorun yaratmayı başarıyoruz. Sanki yeterince yokm

ŞİİR GÜNÜ (MISRA)

... MISRA Yüreğimden söktüğüm mısralar Şiir olacak sanırken Mızrap oldu Onunla çaldığım şarkılar Mızrak oldu. Döndü, dolaştı  Saplandı kaldı yüreğimde Hakan Algan

SORUMLUSU O...

  Hani deriz ya hep; "insan anasını, babasını seçemiyor" diye, sanki onlar bizi seçmiş gibi. Bu arada aklınıza benimle ilgıli sorular gelmesin. Ben ailemden razıyım. Umarım onlar da benden razıdır. Bugün bir muhabbetten esinlendim. Adamı ömrü boyunca karakoldan toplamışlar. Oturduğunda şişenin dibini görmeden kalkmıyor. Yılda bir kaç iş değiştiriyor ama O'na sorsanız tek suçlu;  "anası, babası". Evet belki hataları olan bazı ebeveynler vardır ama kardeşim sen de hiç mi hata yok?  Ebeveynlerden de; "bu çocuk ne zaman akıllanacâk?", "bilmem kimin oğlunu örnek almadıki hiç." , "öldürecek beni bu çocuğun inadı" tarzı cümleleri duyarız sık sık. Çocuğu suçlayan cümleler. Sanki onların hiç suçu yoktur. Acaba sizin istedığiniz gibi birisi olmak istemediğinden, size karşı tepkisinden kaynaklanabilir mi bu inadı? Onun da bir birey olduğunu unutmuş olabilir misiniz? Herkes sorumluluğu birilerinin sırtına yıkma derdinde. Halbuki kararlarını alı

ŞİİR GÜNÜ (SARMAŞIK GÜL)

  AR ... SARMAŞIK GÜL Sarmaşık güller gibiydin benim için, Kırmızıydın Bakmaya doyamadığım Koklamadan duramadığım Nereden bilebilirdim ki, Beni sardığında Batan dikenlerinin akıttığı Kanımdan aldığını rengini Hakan Algan Hakan ALGAN Resmi İnternet Sitesi

SARIŞIN-ESMER

  Nasıl çeşit çeşit yaratılmışız değil mi? Esmer var, sarışın var, siyahi var, çekik gözlü var. Bir çoğumuza aradaki farkı görebildiğimiz için olağan geliyor. Renkli gözler de yakışmış diye yorumlar bile yapıyoruz. Hatta marifetmiş gibi insanları da görebildiğimiz bu dış özelliklerine göre sınıflandırıyoruz. Haĺ böyle olunca görmediğimiz için anlamak istemediğimiz diğer farklılıklarımızı iyiki de anĺamak istemiyoruz demekten kendimi alamıyorum. Çünkü en yakınlarımız bile bu farklılıklarımızı sarışın ya da esmer olmamız kadar doğal karşılayamıyor. Belki içinizde bu yazdıklarıma hak verecek ama kendisiyle yüzleşme cesareti olmadığı içın "boşveeeer" diyenler çıkacak. Bana sorarsanız boşverilmeyecek kadar önemliçünkü telâfisi güç zararlar açabilir. Hani bazen karşımızdakine deriz ya; "bundan bu kadar etkilenecek ne var" diye. Ya da "sende bu kadar hassas olmayıver", diyoruz. Nedense bunların da sarışın ya da esmer olmak gibi yaradılış özelliği olduğunu ve deği