Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İKİNCİ KİTABIMIN TEŞEKKÜR BÖLÜMÜ

Aslında belki de farkında olmadan yaptığımız büyük bir hata var. O da arkadaşlık ve dostluk kavramlarını birbirine karıştırıyoruz. Birisiyle samimiyetimiz biraz ilerledi mi, kolaylıkla onu dost kategorisine koyuveriyoruz hemen. Halbuki; dostluklar zaman ister, zorluklar karşısında yaşam ister, çıkar çatışmalarında fedakarlık ister.. O kadar kolay değildir birileri ile dost olmak. İşte mutluluklarımızı belirleyenlerdir dostlar. İlk kitabımı yazdığımda en büyük destekçilerimden birisi ise TAI personeli gurubu idi. Okurlarımın Facebook sayfamızda paylaştığı, kitapla çekilmiş olan resimlerin ilki; TAI TEDARİK KIZLARINDAN Çağla Kuter Göçer`den geldi. Arkasından tüm okurlarım kitapla çekilmiş resimlerini, yorumlarını da ekleyerek bu sayfada paylaşmaya başladı. Bu da çok ilginç bir tanıtım oldu. Ayrıca çok yaratıcı resim ve yorumlar gelmeye başladı. Dolayısıyla da belki de kitap okumayı daha eğlenceli hale getirdi. Peşinden Atilla beyin başkanlığını yaptığı TYGD`nin, Enhar  Ulusoy

MAÇIN SONUNU SEN BELİRLE 2

Kitabımın ilkine gösterdiğiniz ilgi için çok teşekkür ederim. Maçın sonunu sen belirle 2 çok yakında tüm kitap evlerinde raflarda olacak. Umarım ikinci kitabım da ilki kadar hoşunuza gidecektir.  Bu kitabımda da ilkinde olduğu gibi tamamen yaşadığım olayları ve olanlara yaklaşımımı okuyacaksınız. Bu kitabımda da görüşlerini almak için taslağını gönderdiğim kişilerden olumlu görüşler aldım. Duymak istediklerimi değil de, gerçek hislerini ilettilerse; bu kitabımı da beğeneceğinize inanıyorum... Hakan ALGAN www.hakanalgan.com.tr facebook.com/alganhakan Twitter : @alganhakann Instagram: @alganhakann

SEN YAPABİLECEĞİNİ YAP, DEVAMI KENDİ GELİR

Sonuçta hangi rahatsızlığa sahip olursanız olun, moral çok önemli. Motivasyonunuzu da hiçbir zaman kaybetmeyin. Beni bu şekilde yaşamaktan hiçbir şey alıkoyamaz. Çünkü ben böyle mutluyum. Bizim iletişim sorunumuz insanlar arasında değil, beynimizle organlarımız arasında. İnsanlardan kaçmayın, toplumun bir ferdi olarak hayata sıkı sıkıya tutunun ve buradaki konumunuzu belirleyin. Hani şu sosyalleşmek muhabbeti. Daha önce de dediğim gibi her kesin derdi başından aşkınken, kimse size gel şunu yap, gel şu guruba katıl, hadi resim yap, bir koroya dahil ol demez. Dünyanın en büyük derdi olan parayı icat eden Lidyalılara kaçımız küfretmemişizdir ki? Bulacak başka bir şey yok muydu diye. O paraya sahip olabilecek uğraşılar edinip ailelerimize destek olalım. Az ve ya çok. Miktarı önemli değil ama mesajı önemli. “ Ben de bu toplumun üretken bir ferdiyim.” Engelleri bizler oluşturmayalım. Bırakalım bu hayatı yaşarken konumumuz kendiliğinden ortaya çıksın. Aciz, yardıma ihtiyacı olan

HERKES BİR YAŞAM SEÇER VE SEÇTİĞİ YAŞAMIN BEDELİNİ ÖDER

Hep şikayet, hep şikayet; Aslında ben şöyle yapacaktım da O fikrimi değiştirdi, böyle yaptım. (ama gene sen yaptın) Arkadaşlar; hayatınızı bir göz önüne getirin. Sürekli yol ayrımları ile dolu değil miydi? Eğitiminizde, Aşk hayatınızda, İş hayatınızda, Kaza geçirdiğiniz o yolda, Hayatınızı değiştiren o kişiyle tanıştığınız bir sonraki otobüse bindiğinizde... Böyle gider. En önemsiz gibi gördüğünüz kararlarınızda bile hayatınız 180 derecelik değişime uğrayabiliyor. Bunun adına ister şans, isterseniz tesadüf deyin ama bu yoldaki kararları verenler sizlersiniz. İyi ya da kötü bedelini ödüyorsunuz işte. Vereceğiniz kararlarla hayatınızı yönlendiren sizlersiniz aslında. Buna kader böyleymiş deyip de sıyrılmaya çalışmayın. O yol ayrımlarında vereceğiniz kararlar belirler zaten kaderinizi... Hakan ALGAN www.hakanalgan.com.tr facebook.com/alganhakan Twitter : @alganhakann Instagram: @alganhakann

YER VERMEK BU KADAR MI ZOR

Arkadaşlar bugün hastaneye gittim. Havanın çok sıcak olmasından sanırım, kendimi çok iyi hissetmediğim için yanıma koltuk değneğimi de almıştım. Polikliniğe gittiğimde oturabilecek bir koltuk buldum ve oturdum. Biraz zaman geçtikten sonra koltuk değnekli başka bir arkadaş daha geldi. Koridordaki bütün koltuklar doluydu ve kimse o arkadaşa yer vermedi. Biraz yüksek sesle; "Gel birader, nöbetleşe oturup dinlenelim. sen yeni geldin geç otur." dedim.O da nezaketen; "Otur arkadaşım. bu kadar patates çuvalı var. sana mı düştü yer vermek." dedi. Ben de; " Sorun değil, sen yeni geldin yorgunsundur. Geç biraz dinlen." dedim. Biz böyle iki kibarcık birbirini avuturken; Arkamızı döndüğümüzde bir de baktık ki, sağlam (ya da sadece fiziksel olarak sağlamdı) adamın birisi geçmiş, benim kalktığım yere oturmuş. Biz iki koltuk değnekli ayakta kaldık. Ulan, yer vermiyorsunuz bari yerimize oturmayın. Gülelim mi ağlayalım mı derken, bir yer boşaldı ve oraya hemen otu

DÜŞTÜK İŞTE

Bir seferinde karşıdan karşıya geçiyordum. Biraz daha yürü ışıklardan geç. Sanki çok sağlammış gibi ya da koşabilecekmiş gibi, hemen şuradan geçivereyim dedim. Yol da boştu. Siyah bir jeep geliyordu ama uzakta sayılırdı. Biraz da acele edersem geçebilirdim. Tabii ki bu acele etme sol ayağımı taşıyamama sebep oldu. Bileğimden de ayağımı kıvıramayınca yolun ortasında ayağımın ucu düz yolda asfalta takıldı ve düştüm. Gelen arabanın şoförü acemi olabilirdi. Kalkmaya çalışırsam o da panikleyip çarpabilirdi. Üstelik önümde ve arkamda geçebileceği boşluk da vardı. En iyisi oturmak ve hiç kıpırdamamaktı. Tam önümden geçerken açık camdan kafasını çıkartıp bana baktı ve; “Ne yapıyorsun birader?” “Düştüm.” Yardımcı olayım mı diyeceğini sanırken; “Burada düşülür mü?” “Ben kalkmadan gitsen iyi olur. Gördüğün gibi elimde baston var ve potansiyel silah sayılır. Üstelik raporum da olduğu için ruhsatlı bu.” Neyse ki karakol macerası yaşamadan gitti. Denge bozukluğumuz da olduğu için b

HİSSET ŞU ELEKTRİĞİ BE AMCA

Bu işlemleri yapanlar da gencecik fizyoterapistlerdi. Hastalar da her yaş gurubundan ortaya bir karışık söylenmiş gibiydi. Benim girdiğim odada iki bayan bir erkek fizyoterapist vardı. Bir sandalyeye oturttular, baldırlarıma ve dizimin üst kısmına pedleri bağladılar, akım vermeye başladılar. Odadaki muhabbet çok iyiydi. Çoğunun kulağı duymuyor, bağırdıkça bağırıyorlar, birbirlerine sordukları sorular ve verilen cevaplar çok farklı. Anlayacağınız huzurevi kıvamında bir yaş ortalaması vardı. Yanımdaki sandalyeye de yaşlıca bir amca geldi oturdu. Hemen peşinden de gencecik muhtemelen de yeni mezun bayan fizyoterapist amcanın pedlerini bağlamak için geldi ama şeker hastaları verilen akımı hissedemeyebiliyormuş. Makinanın üzerinde bir ayar düğmesi var ve gönderilen akımın şiddetini o düğme yardımıyla ayarlayabiliyorsun. Amcanın kulaklar da hepyek. Ortamı neşelendirmek gerekiyordu. Böyle güzel bir orta böyle bir sahada değerlendirilmeliydi; Fizyoterapistle amcam bayağı bir yorucu so

ÜFÜRÜKÇÜLER

Bunları denerken de bazen gözünüz kapanıyor. Size maliyetini hiç düşünemiyorsunuz. Kırsal kesimde yaşayan arkadaşlar bu konuda biraz daha fazla çevreye sahipler. Benim de yanımda çalışan ustalar günlerce ısrar ettiler; “Abi bak bir hoca varmış, millet Ankara`dan, İstanbul`dan ona geliyormuş. Halletmediği sorun yokmuş.” “MS`i duymuş mu hiç?” “Duymuştur abi, koskoca hoca. Bunun bir de üç harflileri varmış. Onlar yardım ediyorlarmış.” “Beynimi yediniz la. Cumartesi günü gidelim, ama bakın orada olabileceklerden ben sorumlu değilim.” Neticede kendimi tanıyordum ve dayanamayabilirdim.             Cumartesi günü oldu ve yola çıktık. Yaklaşık 150 km yol gittik, dağ yolları falandı gittiğimiz yol da. Şimdi tekrar git deseler yolu bulamam. Gittiğimiz ev leş gibi bir evdi. “Lan oğlum nereye getirdiniz beni? Hoca değil mi bu?” “Hoca” “Bu pislikte namaz kılmayı bırak, tuvalete bile girilmez.” “Üç harfliler kızıyormuş abi, ondan temizlemiyor.” “Onlar temizlemesin abim

İLK MR MACERAM

Hemen MR çektirmeye gittim. Üzerimde de fazla nakit olmadığından ilk önce MR`ın fiyatını sordum; “Beyin MR`ı kaça?” “150 milyon” “Yok ben bir kere çektirip gideceğim, makine sizde kalsın…” “Hııı!!!!” “Ne bu böyle ya!.. Köşedeki kırtasiyede renkli fotokopi kaç para biliyor musun?” On yıl öncesi için iyi paraydı. Beyni satsan o kadar para veren olmaz ama ne yapacaksın? Mecbur çektirecez. Ben de öyle yaptım. Yaptım ama hayatında ilk defa MR çektiren biri olarak o makineyi icat edenin daha önce bateristlerle bir sorun yaşadığına ve onlardan intikam için bu makineyi yaptığına karar verdim.  Hakan ALGAN www.hakanalgan.com.tr facebook.com/alganhakan Twitter : @alganhakann Instagram: @alganhakann

TRT1 SAĞLIK SIHHAT PROGRAMINDA MAÇIN SONU

2014 Yılının başlarında yayınlanan kitabıma gösterilen ilgiye canı gönülden teşekkür ederim TRT 1 SAĞLIK SIHHAT PROGRAMI:

MS HASTASIYSANIZ 3. BASKIYA NASIL ULAŞACAKSINIZ?

Kitaba; MS hastasıysanız eğer, sadece MS hastalarına ücretsiz olarak dağıtılmak üzere basılan 3. baskıya, takibinde olduğunuz Nöroloğunuzdan ulaşabileceksiniz. Gen İlacın dağıtımla ilgili programını bilmiyorum ama Nöroloğunuz Gen ilacın reprezantlarından bu kitabı temin edebilirler. Kitaplar 14.08.2014 tarihi itibari ile kendilerine ulaştırıldı. Gen ilaç (Avonex) almış olduğu kitapları MS hastalarına hekimleri vasıtasıyla ücretsiz olarak ulaştıracak.

MS DEĞİLSENİZ 2. BASKIYA NASIL ULAŞIRSINIZ

MS hastası değilseniz kitap evlerinden yeni baskısını isteyebilirsiniz. Sizin talepleriniz doğrultusunda kitap evleri dağıtıcı firmadan (medya mod Ankara) piyasaya sürülmek üzere basılan kitabın 2. baskısından toptan olarak getirtebilecektir. DAĞITIM FİRMASI: MedyaMod Ugur Mumcu Caddesi Kahraman Kadın Sokak No: 7/1 G.O.P. Çankaya ANKARA T:  +90 (312) 446 06 66 F:  +90 (312) 446 06 66 info@medyamod.com www.medyamod.com

BUNLARA DİKKAT ETMEK LAZIMMIŞ

“Peki, ne yapacağız hocam?” “Öncelikle moral çok önemli, sinirlenmeyeceksin, stresten uzak duracaksın, uyku düzenine dikkat edeceksin, günde 8 saat uyuyacaksın, bedenini yormayacaksın, Akdeniz mutfağı ile besleneceksin, sigara kullanıyor musun?” “Evet” “Bırakacaksın, alkol de aynı şekilde.” Sigarayı bırakmak çok zordu, düzenli uyku da öyle. Zaman geliyordu bir gün uyuyor bir gün uyumuyordum. Stresten uzak durmak!.. Nasıl olacaktı ki? Ne iş yaparsan yap stresin içinde olacaktın. Sinirlenmemek!.. Kim bilerek sinirlenirdi ki? Neticede sinirlenmek bir refleksti. En uygunu Akdeniz mutfağıydı. Antalya`da oturuyordum ve dolayısıyla mutfağım da Akdeniz`de olmuş oluyordu. Mutfaktan çıkan her şey de Akdeniz mutfağı… 

KABLOLARIN SORUMLUSU

Bundan anladığım kadarıyla beynimi trafo olarak düşünürsek fazla ısındığından trafoyu patlatmışım. Ben bunu normal karşılayabilmiştim ama 32 yaşındaki kocaman bir adamın yanında doktora gelen ve şu anda salya sümük ağlayan annemi nasıl teselli edecektim onu bilemiyordum. Aklıma bir şey gelmişti ama bunu yapmak zordu. Neticede karşımda duran profesör oldukça otoriter görünümlüydü ve espri anlayışı nasıldı bilemiyorum. Daha tebessüm ederken bile görmemiştim. Ama sonuçta annem pek iyi gözükmüyordu ve yapmalıydım. Hemen ayağa kalktım ve anneme dönerek sert bir şekilde; “Senden beklemezdim” dedim. Annemin şaşkın bakışları altında doktor hemen karşılık verdi; “O ne yaptı ki? Kendin yapmışsın”. “Bırakın hocam, ben inşaat sektöründe çalışıyorum ve üçkâğıtçı müteahhitleri bilirim. Maliyeti düşürmek için ucuz malzemeleri kullanırlar ve sonra da hemen arıza yapar. Benim müteahhit kim? İşte bununla babamın ortaklığı. Yani kabloların sorumlusu bunlar.”

BASIN

Kitapla ilgili basında çıkan haberler. Bu haberleri yapan tüm arkadaşlara ilgilerinden ve bir araya getirdikleri kelimelerle kurdukları güzel cümlelerden dolayı teşekkür ederim. BURSA HABER EVİ: http://bursahaberevi.com/macin-sonunu-sen-belirle/ MİLLİYET http://blog.milliyet.com.tr/emes-hastasi-hakan-algan-yazdi-macin-sonunu-sen-belirle/Blog/?BlogNo=445044 EKŞİ SÖZLÜK: https://eksisozluk.com/macin-sonunu-sen-belirle--4228375 Article.wn : http://article.wn.com/view/2014/01/17/HASTALIgI_ONA_KiTAP_YAZDIRDI_MAcIN_SONUNU_SEN_BELiRLE/ Eskişehir Haber Monitör: http://eskisehir.habermonitor.com/tr/haber/detay/hastaligi-ona-kitap-yazdirdi/265800/

VTV TELEVİZYONU

EN BÜYÜK NEŞE KAYNAĞIM

Aslında annemin şaşkınlıkları ve espri bombardımanı daha Antalya`dan yola çıkarken başlamıştı. Dedim ya teşhisim Antalya`da konmuştu ve Ankara`ya detayları öğrenmek için gidiyorduk(teşhisimle ilgili anılarımı da ilerleyen sayfalarda anlatacağım). Çantalarımızı verirken kafamı bagaj kapağına çarptığımda benden çıkması gereken “ah” sesi annemden çıkmıştı. Koltuğuma otururken kafamı yukarıdaki rafa çarptığımda da ses gene annemden çıktı, Ankara`ya geldiğimizde bagajımızı alırken kafamı gene bagaj kapağına çarptım -sonuçta dengesiz dengesiz yürüyordum- ve bu sefer annemden sert ve farklı bir ses çıkmıştı; “Çok sağlam bir şeymiş gibi sağa sola vurup durma şunu!..” Benim Müteahhitler

AKDENİZ TV

STAR TV GÜN BUGÜN PROGRAMI

TRT1 SAĞLIK SIHHAT PROGRAMI

1. BASKIYI OKUYAN OKUYUCULARIMIN YARATICI YORUMLARI

D&R BAYRAMPAŞA