Hakan ALGAN Kitapları

... Gördün mü Dumlupınüarda sırâ sıra yatanları. sulâdın mı gözyaşlarınla, Düşünmedi 8 yaşındaķi Ömeröğĺu Hüsnü, Sularken bu toprakları kânıyla. Yâzık etme bu vâtâna, Artık innma seni kandırana, yönetılsın şu mılöetartık layıkıyla. Hüsnü vermedi canını boşuna, Unutma borçluyuz ona. Bitmez bu borç yüz yıl dâha. Hakan Algan

  ... İyi mi, kötü mü? Önyargı ister istemez yerleşmiş olan bir davranış biçimi olmuş. Yaşadıklarımiz bilınç altımıza ñâSıl yerleştiyse, istemsiz olarak ön yargıĺı davranabiliyoruz. Genelde insan ilişkilerinde kullanırız önyargıyı. Karşılaştığımız insanlara göre de herkese ve herşeye karşı önyargılı veya önyargısız davraniyoruz. Bunun neticesinde de zarar görebiliyoruz. Hak etmeyenlere de hak etmediği şekılde davranabiliyoruz. Yani yine insanların içindeki çürük elmalar dolaylı olarak da olsa zarar vermiş oluyor. Ah be şu çürük elmalar... Hakan Algan 

  ... Yolculuktu seninle maceramız, Bazen deniz manzaralı, Bazen orman kenarı. Uzun, virajlı yollardı. Arada bir çıktığımız da oldu otobana, En sonunda saplandık kaldık çamura Varamadan son durağa. Hakan Algan 

  ... Ne değişik bir sebzedir patates. Pışirme yöntemine göre het seferinde farklıbir tat veriyor. Yemeği, kızartması, oturtması, salatası, köftesi vb. hepsinin tadı da ayrı.  Aynı kelimeler gibi. Onlar da söyleyiş farzına göre farklılaşabiliyor. Aynı kelimeyı kavga sözcüğü olarak da, sevgi sözcüğü olarak da kullanabiliyoruz. Tarz önemli. Örnek mi? Verelim hemen; Kara marsık derseniz kavga edersiniz, Kara gözlüm derseniz sevgi sözcüğü olur. Sinirli bir ifadeyle birisine "köpek gibisin" dersenız kavga edersiniz, kibar bir şekilde söylerseniz, sadakat anlaşılabiliyor. Yemeği de oluyor, salatası da. Hepsinin tadı farklı. Hakan Algan 

  ... Seni teselli ettiğim sokaktaydım dün gece. Hani başını omzuma dayayıp ağladığın bankta. Bu sefer benim ihtiyacım vardı teselli edilmeye, Sohbet ettik bankımızdaki gececiyle, O da teselli etmiş bir zamanlar birini bu yerde Onun gibi olunuyormuş neticede, Gelinince buraya her gece Ayrılırken dedi; senden yarınki nevale... Hakan Algan 

  ... Kullandığımız  bır çök malzeme var elimizin altında. İhtiyacımız olduğunda bakımı yapmadığımızın  farkına varıyoruz bazen ve hemen kirini pasını temizliyoruz. Yapmazsak işimizi görmeyecek. Peki aynı özeni kendimize gösteriyor muyuz? Kendi bedenimize ve beynimize bakım yapıyor muyuz? Onları dinleyip, neye ihtiyaçları olduğunda, ihtiyaçlarını karşılamakla mı yetiniyoruz?  Periyodik olarak bakımlarını yapmalı ve çalıştırmalıýız onları. Sadece ihtiyacımız olduğunda kullanırsak elimızin altındakı alet edavattan farkı kalmaz sahip olduğumuz en kıymetlılerimixin. Hafta da üç gün spor yapmak, arada bir satranç oynamak çok da zahmet vermemesi gerek, ömür boyu bıze hizmet edecek olan bedenimize ve beynimizrie... Hakan Algan 

  ... Çağrı yaptım gel dedim. En güzel yeri verdim kal diye. Küçük dedin gittin. Tek başına kalacaktın halbuki, Başkası olmayacaktı kalbimde... Hakan Algan 

  ... Kavgaya yol açmadan ikaz yollarını arayın ve onu uygulayın. Hani hep diyorlar ya; "uymayanları uyarın" diye.. Ülkede sinirler bu kadar gerginken bu iş biraz sıkıntılı. Geçenlerde ben farklı bir yolla birini ikaz ettim. Tavsiye edérim. Olay şöyle oldu. Balkonda oturuyordum. Iki kişi de bahçe dubvarının diğer tarafında muhabbet ediyordu. Bunlardan biri cebinden kâğıt çıkardı, buruşturup attı. Bunu görünce seslendim; "Beyefendi, bir şey düşürdünüz. Belki önemli bir şeydir. Lâzım olursa arar bulamazsınız" dedim. Sonuç; adam özür diledi ve yerden çöpünü alddı. İllâki tartışmadan ikaz etmenin bir yolu vardır. Kelimelerin yerleri önemli. Hakan Algan 

  ... Farkında olmadan bile kırdıysam, Farkında olarak at kalbinden. Razıyım kalbinin önüne konmaya. İnan başka yer aramam. Alışmışım orada konaklamaya. Uğraşırım girmeye bir daha. İşim yok nasiĺ olsa, Senden başka bu dünyada... Hakan Algan