Hakan ALGAN Kitapları

... Milyonlarca kişi hiç görmediği birisi için nasıl gözyaşı döküp özler diye düşünen varsa bu gün saat 09:05'te televizyon karşısına geçsin. Bu gün ailemizin en büyük ferdinin ölüm yıldönümü. Çocuğu var mıydı diye soranlar Türkiyenin güncel nüfusuna bakıp kaç evladı olduğunu görebilir. Bazısı hain evlat olmak üzere o kadar çocuğu var. Emanetin emin ellerde. RAHAT UYU... Hakan Algan

... TEŞEKKÜRLER HAYAT İyiyi öğrenmem ıçin kötüyü göşterdığinden Aydınlığı öğrenmem için karanlığı gösterdiğinden Huzurun değerini öğrenmem için huzursuzluğu gösterdiğinden Sağlığın değerini öğrenmem için hastalığı gösterdiģjinden Barışın değerini öğrenmem için savaşı gösterdığınden Varlığın değerini öğrenmem için yokluğu gösterdiğinden Teşekkürler hayat Hakan ALGAN

... Dalyaya bir kaldı. Bu gün etti doksandokuz. Harika bir duygu, müthiş bir gurur. Bu cennet vatanda özgürce yaşamamız için ulu önder gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ışığını takip ederek, canını veren tüm şehitlerimize Allah rahmet eylesin. NİCE DALYALARA ULAŞACAĞINDAN ŞÜPHEM OLMAYAN TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN 99. YAŞI KUTLU OLSUN... Hakan Algan

... Bazen susarak haykırırsın, Daha iyi duyurabilmek için Sesini, sevgini, nefretini. Görürsün ki, boşa harcamışsın, Vaktini, nefesini, kelimeleri. Çözüm buymuş dersin, Anlayınca karşındaki derdini. Şaşırırsın duyulunca, Sessizliğinden dökülen kelimeleri. Hakan ALGAN

... AV Görünce dayanamadı karşısında, Güçlüydü ondan aslında Çekerse tetiği, Havası olurdu Anlatırken nasıl öldürdüğünü kekliği. Umurunda bile değildi ki, Karda ne gezerdi öncekiler gibi. Bilemedi, hiç de düşünmedi ki Yavrularının karnını doyurmak için gezdiğini, Başkaydı bu işin keyfi, Adı avdı ama, Can almak zevkti onun için. Bir tane öldürmüştü ama, Hesap etmedi Öldürdügünü yuvadaki yem bekleyenleri. Hakan ALGAN

... Hayatın pahalılığından hepimiz şikayetçiyiz. Doğruda. Peki bedava olan ve en az gıdalar kadar faydası olanlardan yeterince faydalanıyor muyuz? Mesela hava Birkaç defa derin nefes alıp, üç saniye kadar nefesimizi tutup yavaşça verdiğimizde kalp atışlarını yavaşlattığını ve sakinleştirdiğini biliyor musunuz? Ya da güneşli bir günde yapacağınız bir yürüyüşün kan dolaşımını hızlandırarak bedeninize sağlayacağı faydayı? Deniz kenarında oturanlar daha şanslılar. Deniz kenarında bir bankta oturup, denizi seyrederek de özellikle zihninizi ve ruhunuzu dinlendirebilirsiniz. Belki karnınızı doyurmayacak ama ruhunuza ve bedeninize sağlayacağı faydayı da göz ardı edemeyiz. Nefes borumuza sayaç, bacaklarımıza da taksimetre takılmadan değerlendirmek gerek. Hakan Algan

... Ne için yaşarsın? Üç güniük dünyada. Gerek var mı? Para içın bu kadar yorulmaya. Uğraşır durursun Sahip olmak için makama. Ne işe yarar bunlar? Ulaşamazsan huzura... Hakan Algan

  ... Dünya nüfusunun 8 milyara ulaştığını düşünürsek, yalnızlığın tercih olduğunu tahmin etmek çok da zor değil. Gerek insanlardan ķaçıp yalnızlığı tercih etmiştir, gerekse yaptığı huysuzlukĺarla insanların kendisinden uzaklaşmasını sağlyarak tetcihini yaşıýordur. Biraz kendini kontrol etmeli bu kişi yalnız kalmak tercihi değilse. İlk seçenekte sorun yok. İkinci seçenekte insanlar onu yalnızlığa ittiğinden sorun başlar. En güzeĺi kulaklar biraz tıķalı yaşayabilmek gibi İşte o zaman tercihlerimizi yaşayabiliriz. Neticede hayat bizim,tercih de bizim olmalı. Ancak böylece herķes kendi tercihini yaşar. Hakan Algan

... Ben gittilten sonra, Sevda çalarsa kapını bir daha, Söylediklerini unutma bana. İnanmıyordun ya aşka. Bakmıyormuş dimi inanca. Ne kadar kapatsan da kapıyı camı, Kaçılmaz aşk yağmurundan, Girecek bir yer buluyor nasıl olsa. Ulaşıyor kalbe en sonunda... Hakan Algan

... Gül be kardeşim. Hiç mi sebebin yok? Görmüyor mu gözlerin? Sana inat neşeyle oynaşan kedileri, Ya güneşin aydınlattığı çevreni. Denizin mavisini, ağacın yeşilini. Duymuyor mu kulakların? Şarkısını kuşların. Hissetmedin mi hiç çimeni? Dolaşırken yalın ayak parkta bahçede. Vardır senin için de bir sebep. Yeterki gör be kardeşim... Hakan Algan

... Sonbaharda yere düşmemek için direnen yaprak misali, Direnmekti benimkisi. Sonu belli boşa kürek çekmekti belki. İçimde umut var oldukça, Çektim kürekleri Ellerim patlayasıya, Umudum yok olasıya. Patlayan eller oldu. Ümit kaybolmayınca. Eller iyileşirdi nasıl olsa. Yeterki tutunayım hayata, Kuyruğundan da olsa. Zaten yaprak da çıkmıyor mu Her baharda... Hakan Algan

... Memleket mayın tarlasına döndü. Attığımız her adımda patlama ihtimalimiz var. Haberleri seyrediyorum, yaratık karısını öldürüýor. Gazete okuyorum, herif kendisini sollayan aracın şoförünü öldürüyor. Herkes patlamaya hazır. Ne oluyoruz anlamıyorum. Az sakin olalım. Bunun için içme suyuna sakinleştiri koysak, millet çiçek gibi gezer, o da olmaz. Nasıl olacağını bilmiyorum ama kendimizi kontrol etmediğimize göre, bir şekilde bir şeyler yapmalı. Yoksa halkın kendi adaletini sağlamaya çalıştığı ilkel toplumlara döneceğiz. Eskiye özlem tamam da, bu kadar eskiye de gerek yok. Galiba en güzeli birbirimize saygı gösterirken, abartıp, milletin göreceği şekilde, "bakın böyle yapacaksınız" dercesıne yapmak gerekiyor. Hakan Algan

... Yine aylardan ekim. Sonbahar yaprağı gibiydin. Süzüldün gittin. Kimine göremelektin, Kimine göreyse göçmen kuşlar gibiydin. Bana göre artık ekimdin. Senede bir defa da olsa, Biliyordum gelecektin. Biz göremesek de, sen gelecektin. Herkes için sonbaharda çöken hüzün, Ümitti benim için güzün. Biliyorum avuntuydu bu. Unuturdum belki Gözümün önünden gitseydi yüzün. Her ekim bekledim belki görünür diye bugün. Ekim kızı, bu ekim de görünmedin... Hakan Algan

... Özel sektör beni ilgilendirmiyor ama kamu kuruluşlarında görev yapanların hslka ters davranışlarına tahammül edemiyorum. Onlara sorsak, onlarında geçerli sebepleri vardır. Akşama kadar kaç çeşit insanla muhatap oluyoruz derler. Haklılar da. Şu açıdan da bakmak gerek. Memnun olmadığı bir işte başarılı olma ihtimali yok. Başarıyı hedeflememiş olabilir. O zaman da mutlu olmadığı bir işte ömrüne yazık ettiği anlamı çıkar. Hadi o kendisini düşünmüyordur. Senin işini yapmaya gönüllü ve halen işsiz olanların ve işini yaptırmak için gelip, senin suratını çekmek zorunda kalanların günahı ne? Kendini düşünmüyorsan, onları düşün. Boşuna da yer işgal etme. Hakan Algan

... Toprağın suya hasreti gibiydi benimkisi, Buluştuğumda son damlasına kadar tüketeceğim. Çiçeğin güneşe özlemi gibiydi, Görünce başımı çeviremeyeceğim. Boş bir ovada yalnız bir ağaç gibiydi seninkisi, İlk fırtınada toprağı bırakıp gideceğin. Belliydi, Senin için yaptıklarımı görmeyeceğin. Hakan Algan

  ... Bu hafta hava çok güzel. Yazdan kalma bir gün! Gerçekten öyle mi? Buna sevinmeli mi? Yoksa mevsiminde hava nasıl olması gerekirse öyle mi olsa sevinmeli? Yani yağmur zâmanı yağmur, kar zamanı kar yağârsa mi sevinmeli? Sanki bütün dünya alarmda. Havalar normalden sıcak diye. Böyle olunca felaketler artıyor diye.  Su miktarı azaldığından ürün de azalıyor diye.Kıtlık olacak diye. Böyle uzayıp gittiğine göre, şımdi yazdan kalma bir güne nasıl gizel diyebıliriz ki? Sanki bu durumda da bireysel olarak yapabileceklerimiz var ve bunlara dikkat etmemiz gerekiyor. Bu tedbirleri çevremize de anlatmamız, öğretmemiz gerek. Seferberlik gibi bir şey işte. Sâdecé bü blogda yazılanları öķuýanĺariñ yeterli olmasına ımkân ýoķ. Keşke  o kadar okuyucum oĺsaydı. O ayrı tabiı. Tedbir almazsak yine ınsânlık olarâk doğadan çok ķendimize zarar vermiş olacağız.. Hakan Algan 

... Müebbet değil miydi cezası Öldürmenin. Ne oldu da beraat oldu Aşkımı öldüren zalimin Mapus bile hazırdı kilitleneceğin Ömrünü geçirecektin Zindanında kalbimin. Müebbet olsaydı cezası Öldürdüğün sevgimin Hakan Algan

... Toprak deyip geçtiğimiz şey ne kadar önemli değil mi? Hani meşhur soru var. Hepiniz biliyorsunuzdur. "ıssız bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız üç şey ne olur?" Herbalde benim yanıma alacaklarımdan biri tohum seti olurdu. Toprakla buluşturunca sizi doyuruyor. Toprak sıcak yerlerde serinliği artırıyor. Yağmur yağdığındâ yeraltı sularında birıkecek sulara depo görevi görüyor. Aklıma seyrettiğim film geldi. Yanlış hatırlamıyorsam Water world (su ďünyası) diye bir filmdi. Toprak içın millet birbırni yiyordu. Sahip olduklarımızın kıymetini kaybetmeden bilmemiz dileğiyle... Hakan Algan

  ... Adını yazmadım sağa sola ,  Ne dağa, ne sıraya, ne de ağaca. Paylaşamazdım ki seni, Adının baş harfi bile olsa. Kalbime yazdım adını, Göremez benden başkası, Yerinden çıkmadıkça. Hakan Algan 

... Pratik zekâlı insanları çok severim. Sorunları çözmek ıçin kolay yollar bulurlar. Zaten amaç sorun çözmekse ışi uzatmanın ne gereğı varki? Bunun bir üstü uyanık insanlardır. Onları da severim. Kandırılması zor insanlardır. Herkes uyanık olabilse sanki dünya daha bır güzel olur. Uyanıklarla karıştırdığımız bir tipleme daha vardır ki, Allah uzak tutsun. Onlar da kurnaz insanlardır. Bu tipleri de hiç sevmem. Aslında bu tiplerin bir kısmı zekiyken, bir kısmı da kendini zeki sanar. Hatta kendini zeki sananlara "cin olmadan adam çarpmaya çalışıyor", "tatlı su kurnazı" gibi adlar vermişiz. Zeki olanları da çok tehlikeli olabiliyor. zararın çoğu da bu insanlardan kaynaklanıyor. Yani övünülecek bir şey de değil. O yüzden de Allah hiçbir zaman, hiçbirinizi kurnazlarla karşılaştırmasın Hakan Algan

... Balo maskeliydi.  Neden çıkarttın maskeni, Tanıyamadım seni. Dans bıle edemeyecektik, Duymasaydım sesini. Kulaklarımda çınlayan cümleni. Unutamadım sevmiyorum seni deyişini... Hakan Algan 

... Herkes resim yapamaz ya da şarkı söyleyemez. Yani yetenek isteyen işler olan, sanâtla veya futbolla dâ ilgilenemez. Hepsi yetenek gerektiren işlerdir. Bu örnekler böyle uzar gider. Yetenek gerektiren işleri nasıl herkesten yapmasını bekleyemezsek, empatı kurmasını da bekleyemeuiz. O da yetenek gerektirir. Ama en azından saygı gerektiren yerlerde de saygı beklemek hakkımız diye düşünüyorum. Yetenek de gerektirmiyor. Öyle değil mi? Saygı duyma yeteneği diye bir şey duyan olduğunu sanmıyorum. Demekki saygı duymamanın tek bahanesi eğitimsizlik olabilir. Bunu da söyleyebilmek kolay değil. Bunu itiraf edebilme cesaretini gösterenden de saygı göstermesini beklemek, filin uçup uçmayacağını gözlemek gıbi bir şey. Saygı hayatınızdan eksik olmasın... Hakan Algan

... ARALIK En haz almadığım aylardan birisine geiiyotuz. Neden olduğunu da bilmiyorum. Sanırım isminden. Sanki birşeyleri yarım bırakmak gibi geliyor bana.Halbuki hiçbir şey yarım kalmamalı.Kapı gibi aralık bırakmamalı. Net olmalı. Ya açık, ya kapalı. Çoğumuza çok basit gibi gelen bir oyun olan futbolda da öyle değil mi? Atağı sonlandırmazsan, topu alır gelirler. Sıkıntı yaşatırlar, atağı sonlandırmayana. Hayatta hiçbir şeyi aralık bırakmamalı. Ya sonlandırmalı ya da devam etmeli... Hakan ALGAN

 ... Dalgalar gibi Bir gelip, bir gidiyor. Düşünceler, duygular, Bir de sen. Her geliş bir hasar bırakıyor; Dalgalar gibi. Gidişin rahatlatıyor. Ona rağmen, Neden gözlüyorum yolunu Haĺâ anlamıyorum. Galiba kaldırmak daha güç varlığını Hakan Algan

... Enteresan varlıklarız. Hayvanlara bkarsak;güçsüzleri av olarak seçip karınlarını doyururken diğerhayvanlar olaya karışma ihtiyacı duymaz. Bizde öyle mi? İşin içine duygular, zekâ, ego girince üzerimize vazife olmayan işlere burnumuzu sokarız. Müdahale ederken de kendimizce doğru olan yanlış kararlar verebiliyoruz. işin içine duygular girince madur gözükeninya da güçsüzün yanında yer alırken, zekâ işe müdahale ederse menfaatimizin olduğu tarafta ya da güçlünün yanında yer alırız. Egoysa tam gözü kara ergen moduna sokar bizi. Aslında olmamız gereken tek bir taraf yok mu? Haklının yanı Hakan Algan

  ... Kendini bil, haddkni bi, Bil ki,  Sen bari şaşırma. Kendinle her karşılaştığında, Hakan Algan 

... Kime göre, neye göre önemli? Bize önemsiz gelen hatta konuşarak vakit kaybetmeye gerek duymadığımız konular, bu derdini bize açan kişi için çok önemli olabiliyor. Alışkanlık haline gelmemek şartıyla, derdini bize açacak kadar bizi samimi bulan birisine bir kaç dakikayı çok görmeyi kendimize yakıştırmamamız gerekir. Çözüm bulamayız belki ama içini dökerek rahatlamasıyla derman oluruz. Bu dünyada yer kaplayan her canlı, paylaşmalı. Derdi, varlığı, yokluğu. Ölçülü paylaşılırsa varlık değil, dert tükenir. Yokluk azalır. Ömür boyu yokluk çekmemeniz, dermansız derdiniz olmaması dileğiyle... Hakan Algan

  ... Yağmur damlasının toprağa kavuşması, Kar tanesinin yere düşünce erimesi gibi, Her şeyin bir sonu varmış. Söylesen anlardım. İlla göstermen mi gerekti? Hakan Algan 

  ... Ağlama, güĺme. Millet ne der? Gülü ol. Evet qğlama ama içine ağlana. Evet gülme ama olur olmadık gülme. . Sal dışına, bütün duygularını boşalt. İçinde birşey kalmasın. Hepsini bırak gitsin. Kimin ne dediği önemli değil. Sen kendini biliyorsan önemli olan bu. Kimin ne dediği ya dâ düşündüğü değil Salmak lâzım. İçinde tutmanın anlamı da, bu yükü taşimanın gereğı de yok. Hakan Algan

... Gördün mü Dumlupınüarda sırâ sıra yatanları. sulâdın mı gözyaşlarınla, Düşünmedi 8 yaşındaķi Ömeröğĺu Hüsnü, Sularken bu toprakları kânıyla. Yâzık etme bu vâtâna, Artık innma seni kandırana, yönetılsın şu mılöetartık layıkıyla. Hüsnü vermedi canını boşuna, Unutma borçluyuz ona. Bitmez bu borç yüz yıl dâha. Hakan Algan

  ... İyi mi, kötü mü? Önyargı ister istemez yerleşmiş olan bir davranış biçimi olmuş. Yaşadıklarımiz bilınç altımıza ñâSıl yerleştiyse, istemsiz olarak ön yargıĺı davranabiliyoruz. Genelde insan ilişkilerinde kullanırız önyargıyı. Karşılaştığımız insanlara göre de herkese ve herşeye karşı önyargılı veya önyargısız davraniyoruz. Bunun neticesinde de zarar görebiliyoruz. Hak etmeyenlere de hak etmediği şekılde davranabiliyoruz. Yani yine insanların içindeki çürük elmalar dolaylı olarak da olsa zarar vermiş oluyor. Ah be şu çürük elmalar... Hakan Algan 

  ... Yolculuktu seninle maceramız, Bazen deniz manzaralı, Bazen orman kenarı. Uzun, virajlı yollardı. Arada bir çıktığımız da oldu otobana, En sonunda saplandık kaldık çamura Varamadan son durağa. Hakan Algan 

  ... Ne değişik bir sebzedir patates. Pışirme yöntemine göre het seferinde farklıbir tat veriyor. Yemeği, kızartması, oturtması, salatası, köftesi vb. hepsinin tadı da ayrı.  Aynı kelimeler gibi. Onlar da söyleyiş farzına göre farklılaşabiliyor. Aynı kelimeyı kavga sözcüğü olarak da, sevgi sözcüğü olarak da kullanabiliyoruz. Tarz önemli. Örnek mi? Verelim hemen; Kara marsık derseniz kavga edersiniz, Kara gözlüm derseniz sevgi sözcüğü olur. Sinirli bir ifadeyle birisine "köpek gibisin" dersenız kavga edersiniz, kibar bir şekilde söylerseniz, sadakat anlaşılabiliyor. Yemeği de oluyor, salatası da. Hepsinin tadı farklı. Hakan Algan 

  ... Seni teselli ettiğim sokaktaydım dün gece. Hani başını omzuma dayayıp ağladığın bankta. Bu sefer benim ihtiyacım vardı teselli edilmeye, Sohbet ettik bankımızdaki gececiyle, O da teselli etmiş bir zamanlar birini bu yerde Onun gibi olunuyormuş neticede, Gelinince buraya her gece Ayrılırken dedi; senden yarınki nevale... Hakan Algan 

  ... Kullandığımız  bır çök malzeme var elimizin altında. İhtiyacımız olduğunda bakımı yapmadığımızın  farkına varıyoruz bazen ve hemen kirini pasını temizliyoruz. Yapmazsak işimizi görmeyecek. Peki aynı özeni kendimize gösteriyor muyuz? Kendi bedenimize ve beynimize bakım yapıyor muyuz? Onları dinleyip, neye ihtiyaçları olduğunda, ihtiyaçlarını karşılamakla mı yetiniyoruz?  Periyodik olarak bakımlarını yapmalı ve çalıştırmalıýız onları. Sadece ihtiyacımız olduğunda kullanırsak elimızin altındakı alet edavattan farkı kalmaz sahip olduğumuz en kıymetlılerimixin. Hafta da üç gün spor yapmak, arada bir satranç oynamak çok da zahmet vermemesi gerek, ömür boyu bıze hizmet edecek olan bedenimize ve beynimizrie... Hakan Algan 

  ... Çağrı yaptım gel dedim. En güzel yeri verdim kal diye. Küçük dedin gittin. Tek başına kalacaktın halbuki, Başkası olmayacaktı kalbimde... Hakan Algan 

  ... Kavgaya yol açmadan ikaz yollarını arayın ve onu uygulayın. Hani hep diyorlar ya; "uymayanları uyarın" diye.. Ülkede sinirler bu kadar gerginken bu iş biraz sıkıntılı. Geçenlerde ben farklı bir yolla birini ikaz ettim. Tavsiye edérim. Olay şöyle oldu. Balkonda oturuyordum. Iki kişi de bahçe dubvarının diğer tarafında muhabbet ediyordu. Bunlardan biri cebinden kâğıt çıkardı, buruşturup attı. Bunu görünce seslendim; "Beyefendi, bir şey düşürdünüz. Belki önemli bir şeydir. Lâzım olursa arar bulamazsınız" dedim. Sonuç; adam özür diledi ve yerden çöpünü alddı. İllâki tartışmadan ikaz etmenin bir yolu vardır. Kelimelerin yerleri önemli. Hakan Algan 

  ... Farkında olmadan bile kırdıysam, Farkında olarak at kalbinden. Razıyım kalbinin önüne konmaya. İnan başka yer aramam. Alışmışım orada konaklamaya. Uğraşırım girmeye bir daha. İşim yok nasiĺ olsa, Senden başka bu dünyada... Hakan Algan 

  ... Sizce insanlik evrmıni tamamladı mı? Öyle maýmunlardan ya da fizikseĺ yapımızdan bahsetmiyorum. Beynimizden bahsediyorum. Şayet evrimımızi tamamladiysak, katiller, teavüzcüler, çocuklara sarkanlar, milletin alın teri dökerek sahip oldğunu çalan hırsızların ne olduğunü söyleyebilecek var mı? Hakan Algan 

  ... İhtimâl var halâ, Ümidini kaybetme daha. Belki de kurtulacak dünya, Yaşarsak insanca. Kavgayı bırakırsak doğayla, Girmezsek kaybedeceğimiz savaşa, Yaşarız ağız tadıyla. Boğulmayız sular altında, Saygı duyarsak ağaca, ormana. Ümitsizliğe kapılma, İhtimâl var halâ. Hakan Algan 

  ... Bir işin başlangıcındâ hatta başlamadân amâç belirlenmeli. Böylece bu amaca ulaşmak için gereken araçlar işe girişmeden seçilebilir. ızlenecek yol da kendiliğinden ortaya çıkar. Genelde yapılan budur. Ama araç olarak kullanılması gereken amâç olursa, ış tehlıkeli boyutlara varabılir. Mesela para hiçbir zaman amaç olmamalı. Araç olup, orada kalmalı. Para kazânmak için yapılan işlerde bile para amaç olmamalı. İstihdam olabilir. Hizmet olabilir ya da başka bir isimde amaç bulunabilir. Para da araç olarak kalır. Amaç para olursa kirli yüzü ortaya çıkma ihtimali yüksektir. Zamanla da esiri olmak mümkün. Kendinizi kandırsanız bile başka bir amaç seçin. Göreceksiniz başarılı olunca, para zaten gelecek. Bu sefer de para sizin esiriniz olacsaktır. Hakan Algan 

  ... İnsan hasret kaldığını özler, Bazısı aileyi, Bazısı geçmişi. Seni özlemek ne diye Yanımda olduğun halde. Hakan Algan 

  ... Şunu yeyin, bunu için demeyeceğim. Kiminle oturup, kimin yanından kalkmamız gerektiğinı yazacağım. Kedi köpeğin falan insanı dépresyona soktuğunu sanmıyorum. Geriye insan kaldığına ve depresyonun bence en güzel tedavisinin hiç girmemek olduğunu da düşünüyorsak oturup, kalktığımız insanlara dikkat etmemiz gerekiyor sanki. Her konuşması negatif olan birisini ne kadar dinleyebilirsinız? Sürekli kavga, tartışma veya dövüşten bahseden birisine ne kadar tahammül edebilirsiniz? Peki arabesk yaşamayı tercih eden birisiyle nereye kadar karamsarlığa dalış yapabilirsiniz? Sürekli kendisinden bahsedenĺer de çok iç açıcı değil. "Beni böyle kabul etsınler" zırhını giyip, yaşayanlar da ötede yaşasınlar.  Bir de empati yeteneği hiç gelişmemiş olanlar. Geriye kim kaldı diyeceksiniz. Kalan sağĺar bizimdir ve yeterlidir. Kitap okuyun. Müzık dinleyin. Resim yapın. Maket yapın. illa kendinize uygun bir hobi vardır. Bulun, onunla ilgilenin. Elimizden gelenleri biz yaipalım da ıhtjmalleri düş

  ... Yakamoza bakarken, denizde ampul arar Mehtabı kadehe koymadıysa. Ağacı odun sanar, Hiç nefesi daralmadıysâ. Denizin hazzını ne bilecek, Yalın ayak kumsalda dolaşmadıysa. Söndü sanar güneşi,  Eğer denizden battıysa, Kıymetini ne bilecek? Öylesine geldiyse dünyaya... Hakan Algan 

  ...  İnsanları, özellikle küçükleri severken yanlış mı yapıyoruz acaba. Sevdiğimizde gerçekten ne yapacağımızı, ne söyleyeceğimizi bilemiyoruz bu sevimli, konuşurken acımasız olan dünyalar tatlısı yavrulara. Çoook seviyoruz hem de bu sevgi BÖCEK kadar sevimli, göveciyle, pirzolasıyla yanında yatılacak kadar güzeĺ KUZU kadar... Acaba çocuklarımızı yemmeden ya da sinek ilacı sıkmadan sevgi sözcüklerimizi mi değiştirmeli?... Hakan Algan

  ... Sorun neredeydi bilmiyordum. Bakmakta mı, Görmekte miydi, Yoksa baktığını görememekte mi Sorunu bulduğumda geç olmuştu. Gözlerine inansaydın Şimdi evimizde torunlarımızı seviyorduk Hakan Algan 

  ... Her şey alıştıra alıştıra oluyor. Hiçbir şey birden olmuyor. Bakın mevsimlere, bakın hastayken, iyileşme sürecine, bakın bir yerden bir yere gitme sürecimize. Her şey az veya çok süre alıyor.  İhtiyacımız olan zaman ve bundan dolayı da sabır. İçinizde bulunduğunuz durum zaman zaman motivasyonunuzu düşürse de, ümidinizi kaybetmeyin. İhtiyacınız olan zaman ve sabır. Kendinizden başkasına ihtiyacınız yok denecek kadar az... Hakan Algan

  ... Uçabilsem martılar gibi, Denizin üzerinde, vapurların peşinde. Ya da kartallar gibi, Dağların zirvesinde, bulutların üzerinde. Diyar diyar dolaşsam göçmen kuşlar misali. Özgürce uçsam göklerde. Rastlar mıyım acaba, Anadoludan güzeline... Hakan Algan 

  ... Öğrenciliğimizde havuz problemlerine, "hayatta ne işimize yarıyacak" diye tepki göstermeyenimiz azdır sanırım. Aslında en önemli problem çeşitlerinden birisi değil mi? Hayatımızın her safhasında doldurmaya çalıştığımız bir havuz ve o havuzda olan, kapatmaya çalıştığımız delikler yok mu? O deliklerdeki kaçakları dikkate alarak planlar yapıyoruz... Hakan Algan 

  ... Mucize senin için ne ki? Sevdiğinin sana gelmesi mi? Yoksâ ev mi saray gibi? Bıldin mi istemeyi? Yönlendirseydin zihnini, Belki de elde ederdin hepsini. Küçümsemeseydin kendini, beynini Bilseydin kalpten istemeyi, Görürdün mucizeyi... Hakan Algan