Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ZOR

   ... Hayatın zorluğundan şikâyetçi olmayana da, kolaylaştırmaya çalışana da rastlamadım.  O nasul olacak? Aslında çok koçlay ama yaradılıştan gelen egomuzun engellemesinden dolayı da bir o kadar zor. Egolarını yenebilenler ayrı tabi. İşte onlar ancak hayatı kolaylaştırabilir. Kendisini yetiştirebilmiş, yeterli olgunluğa erişebilmiş kişi kolaylıkla egolarını dizginleyebileceği için hayarı da kolaylaştırabilir. Böyle kişilerle muhatap olunduğunda ise hayat daha kolaylaşacağından daha mutlu olunacaktır. Egosu olanlar hep bana deyip karşılaştıkları olaylarda, haksız olduklarını bilseler bile, haklı çıkmak için her yola başvuracakları için size hayatı zorlaştıracaktır. Ego ayrı, özgüven ayrı. İkisini karıştırmamalı. Böyle egolu insanlarla da vakit harcamaya gerek yok diye düşünüyorum. Hakan Algan

ŞİİR GÜNÜ (KALBİM)

  ... Kalbim bir yerden ısırıyor seni. Bir bahar gününden mi, Yoksa deniz kenarından mı bilemedim. Baharsa üzerinden geçmiştir mevsimler Kumsalsa, deniz götürmüştür o kumları. Halâ neden ısırır acaba, Doyduysa eğer sana... Hakan Algan

ÇAĞRI MERKEZİ

  ... Olur olmadık zamanlarda arayan şu çağrı merkezlerine değinelim mi biraz?  Telefon çalar, açarsınız ve karşınızdaki nefes almadan konuşur. Sizin nerede, ne yaptığınız onun için önemli değildir, çünkü müsait olup olmadığınızı bile sormamıştır. Telefon adabını bilen ve konuşmanın başında "müsait misiniz?" diye sorarak başlayanları tenzih ediyorum. Anlıyorum, işleri bu ve ekmek parası için uğraşıyorlar ama her şeyin de bir adabı var. Bu her şeye telefonla konuşmak da dahil. Geçenlerde aynı numara tarafından üst üste arandım. Cevap verdiğimde ise nefes almadan tanıtım yapmaya başladılar. Sözünü kesmeme de fırsat vermeyince, üst üste bir kaç sefer ", "tuvaletteyim" dedim ve terbiyesiz deyip yüzüme telefonu kapattı. Telefonla konuşma adabını bilmeyen sen, terbiyesiz olan ben... Hakan Algan

ŞİİR GÜNÜ (ADA)

  ... Dört tarafı güzel anılarla çevrili kalbim İzin vermiyor ki mantığıma, Yaşattıklarını hatırlatsın bana, Hatırlatsın da, Gelen ilk gemi kurtarsa Çıkamadığım bu Korsan adasından, Hakan Algan

İĞNE ÇUVALDIZ

  ... Ne kadar keyifli değil mi, oturduğumuz yerden insanları özellikle de siyasileri eleştirmek. Devlet imkânlarını şahsi menfaatleri için kullananları yerden yere vurabiliyoruz. Tabii ki savunulacak hiçbir yanı olmadığından, burada onları savunacak değilim ama bir de aynada kendimize bakalım istiyorum. Bizlerin elinde bu imkân ve yetkiler olsa ne yapardık. Kendimizi kandırmadan, gerçekçi olarak yapalım bunu. Herhangi bir yerde yetki sahibi olsak, orada yaşayanların çıkarlarını gözetebilecek olgunluğa sahip miyiz yok sa biz de eleştirdiklerimiz gibi mi davranıyoruz?  Ben de dahil olmak üzere çoğumuz ülkede adaletten de şikayetçiyiz ve eleştiriyoruz. Biz yeterince adil miyiz? Gerek başkaları ile ilişkilerimizde, gerekse başkaları arasındaki sorunlarda hakem gibi davranmamız gerektiğinde. Haklının yanında mı, güçlünün yanında mıyız? Hani atalarımız demiş ya; "iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır" diye.  İğneyi gerçekten batırma cesaretimiz var mı? Dokundurup, çekiyor muyu

ŞİİR GÜNÜ (EMPATİ)

  ... Ne yaptıklarımı gördün, Ne söylediklerimi dinledin, Kendıni yerime koy dedim, Beceremedin. Belki de becerdin ama, Bilmek istemedin. Ben gidince öğrendin, Bensizliğin anlamını. Ben zaten seninleyken öğrenmiştim, Sensizliğin anlamsızlığını, İllâ yaşamamız mı gerekti??? Hakan Algan

SEVGI

  ... Türkçemize eklediğimiz bana göre en saçma olan savunma cümlelerinden birine değinelim mi bugün?  "Sevdiğinden yapıyor." Adam karısını öldürüyor, neden öldürdün diye sorunca "SEVDİĞİMDEN" diyor. Hepimiz şahit olmuşuzdur. Biri başka birine bağırıp çağırır, hayatı burnundan getirir, arayı bulmaya çalışan üçüncü bir kişide burnundan geleni ttesellı etmek için; "sevdiğinden yapıyor" der. Bağırma olayı da işin diğer boyutu. En çok bağıran haklıymış gibi. Halbuki o tartışmanın sonunda sorunun çözülmediğini bile göremez. Sebebiyse bağırmaktan karşısındakinin ne dediğini duymaz. Sakin sakin oturup konuşabilselet sorun çözülecek aslında. Kim bilir, belki de amacı sorunun çözülmesi değildir. Ben de böyleleriyle karşılaşınca bir kaç gün öncesine kadar maalesef bağırıyordum. Başka türlü kendimi duyuramayacağımı düşünüyordum. O gün karar verdim. Artık ben de sesimi o tarz insanlara duyurmaya çalışmayacağım. Çünkü o duymak istemiyorki zaten. Sırtımı dönüp gitmek en

ŞİİR GÜNÜ (YALAN HAYAT)

... Eh be yalan hayat, Biraz da benim yüzüme bak, Bakmayacaksan, Çek bi kıyak da, Artık yakamı bırak. Her gecenin sabahı Güneş yeniden doğacak, Akşama kadar mucizeler olacak, Ben de istiyorum bunları yaşamak, Haydi artık yakamı bırak. Hakan Algan

EY ÖZGÜRLÜK

  ... Herkes tutturmuş bir "özgürlüğümü kısıtlayamazsın" muhabbetidir gidiyor. Aslında  sen de dahil olmak üzere hiçbirimizin başkasının özgürlüğünü kısıtlama hakkı yok. Bir yere kadar doğru. Mesela arkadaşlarınla bahçede veya evde yemek yeme ve eğlenme özgürlüğün var. Ama başkalarını rahatsız etme özgürlüğünn yok. Oradaki ince çizgiyi ayarlayabildiğin sürece sorun yok. Eğlenirken dinlediğin müzik çeşidinden komşun hoşlanmıyor olabilir. Onun da, senin dinlediğin müziği dinlememe özgürlüğü olduğunu unutmamalı. Ya da sağlığa zararlı olan, kapalı yerlerde kullanımının yasak olduğu sigara.  Senin kullanma özgürlüğün olduğu kadar, diğerinin de dumanı solumama diye bir özgürlüğü var. Aşı da öyle değilmi? Bazıları covit aşısını vurulmama özgürlüğünü kullanırken, toplumsal bağışıklığımıza ulaşmamız engelleniyor gibi. Aslında konu ne olursa olsun, çözüm sadece birbirimize  duyacağımız saygı gibi... Hakan Algan