Ana içeriğe atla

Kayıtlar

10 KASIM

  ... KONUŞULMUYOR Konuşulmuyor Denize döktüğün düşmañ Kovaladığın kargalar kadar. Sünnet diyorlar entariye, Deve yerine cipĺe gezenler. Düşünmek bile istemiyor Kurduğun kurumlardakı makamda oturanlar, En çok da kul hakkından bahseden bunlar. Dinini öğrensin diye tercüme ettirdiğin Kuran, En kıymetli kitap, dolabimızda duran. Okuyan yok ama, herkes alim evinde bulunduran Nohutun tadı kalmadı sensiz kaldıķtan sonra, Zaten rakıyı da keyiften değil, kahırdan içer olduk.  Mezeler ithal olunca. Olsun be Atam, Bu ülkeye yeter İzinde koşan bir avuç insan kalsa eğer. Hakan Algan 

MÜTEVAZİ

  ... . Arkadaşlar bu günkü yazı size birâz sıkıcı gelebılir. Ders alınabilecek bir olay olduğundan yazıyorum. Yazı, başımdan geçen bir olayı anlatacağım. En başta söyleyeyim; değer vediklerim dışındakilerin bu tarz konuşmalarını dikkate almam. Değer verdiklerim de zaten böyle konuşmaz. Belki benden on yaş büyük, hayatı boyunca da hiçbir başarısı olmamış bir kadın benim için; "bununki de hayat mı? Ceset gibi yatıyor:" demiş. Teyzeciğim; birincisi, yatsam da, ayakta olsam da hayatı seviyorum ve sonuna kadar elimden geleni yapacağım. Bu lafların kulağıma geldi. Bu dünyayı seninle paylaştığım için sana saygı duydum ve muhatab oldum. Keşke insan olarak kendine verilen değeri bilseydin. Bu adam elli yaşında. Yani senden neredeyse on yaş küçük.  Şu ana kadar sığdırabildiklerimin bir kısmını sayıyorum, Bu adam mühendis. Çalıştığı son firmada maliyeti tam %20 düşürdü, aynı personelle kapasiteyi 2 katına çıkardı, Üçü basılmış, biri  basımda, dördü yazım âşamasıñdâ 8 kıtabı, Bir kısâ 

ŞiR GÜNÜ (GECE)

  ... Her gece baş başa kaldığımızda Sanki konuşurum mehtapla, Susariz güneş doğunca. Aynı senın gibi, Ay da gider uzaklara. Birısi söylesin şunlara Mecbur değıller yok olmaya Güneş döğunca Hakan Algan

29 EKİM

  Bir millet düşünün. Yazık, gariban millet. Hiç Ŕambo gibi, süperman gibi film kahramanları yok. Onun yerine Seyit onbaşı gibi, Kara Fatma gibi, Atatürk gibi bir tane film çevirmemiş kahramanları  var. Peki ne yapmış filmi bile olmayan bu kahramanlar? Tutmuş, koskoca bir ülke kurmuş. Bırakın film çevirmeyi, kahve muhabbetinde bile böbürlene, böbürlene anlatmamışlar. Tek istekleri -kesin ölmamakla beraber- bir rahmet okuyandı belki. Gelin kırmayalım. Hepinize sonsuz teşekkürler. Ruhunuz şâd olsun filmsiz kahramanlar...arkadaşlar  Hakan Algan

ŞİİR GÜNÜ (TEZAT)

  ... Hüzün kaplarmış, Gün geceye dönünce. Günü sevdirendir gece. İyiyi sevdiren kötü gibi, Güzeli sevdiren çirkin gibi, Huzuru sevdiren sen gibi Hakan Algan ...

DOLANDIRI(LMA)CILIK

  ... Defalarca dolandırılmış biri olarak, haberlerde de gördüklerimden artık YETER diye isyanımı dile getiriyorum bu gün. Benimkiler ticârette gerçekleşmişti. Herkesin başına gelebilirdi. Hepsine kızıyorum ama özellikle yemeyip, içmeyip insanları dolandırabilecek yeni yöntemler düşünenler daha fazla kızdırıyor beni. Telefon dolandırıcıları, evlilik çeteleri, saadet zincirleri, daha bir çoğu. Gelin dolandırıcılik adını, dolandırılMAcılık olarak değiştirelim de, dolandırılanları en aza indirelim.  Bunun yolu da sanırım; karşımızdakine aklımıza yatmıyorsa, bunu kendisine hissettirerek inanmadığımızı belli etmekle başlıyor. Bir çocuğun acımasızlığıyla davranmalı böylelerine. Hakan Algan

ŞİİR GÜNÜ (RENGİN)

... İlk günlerimizi hatırla. Ne de güzeldi öyle. Her günümüz ayrı oyundu. Sana bir renk vermemi istemiştin bir gün. Gözlerin denizdeki yosunları, Bulutlar kadar beyaz tenin, gökyüzünün mavisini anımsattı. Karar veremedim rengine. Şimdi görebiliyorum, Göğe çıktıkça, Denize indikçe, Seni tanıdıkça Rengi hepsinin kömürle aynıymış. Hakan Algan

KESKİN KILIÇ

  ... Dünyanın en tehlikeli mesleği sizce ne? Polislik mı, askerlik mi, itfaiye mi vs vs mi? Elbette hepsi birbirinden zor ama sanki tehlikelere karşı kendisini savunacak bir silahının ılmadığı, tehlikenin de nereden geleceğini tahmin edemeyeceği mesleğin daha tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Hal böyle olunca da aklıma gelen lk meslek gazetecilik gibi geliyor. Geçmişdeki ve günümüzdehi haberlere de bakınca sanki doğrulanıyorum gibi geliyor bana. Elindeki tek silahı kalemi. Kılıçtan keskin olduğunu iddia ediyorlar ama bu sanki avuntu gibi. O yazıları anlayanlar için kılıçtan keskin bir silah gibidir o kelimeler. Anlamayana karşı ise kuru sıkı tabancadan farkı yoktur.  Kuru sıkı tabancayı çeker ama karşısındakinde gerçek silah vardır. Sonuç malûm... Öldürülerek hayatını kaybeden tüm basın şehitlerine Allah'tan rahmet, darp edilenlere de geçmiş olsun dileklerimi sunarım. Hakan Algan

ŞİİR GÜNÜ (EŞYALAR)

  ... Eşyalar konuşmazsa eğer, Bir zahmet onlara da haber ver. Evımdeki Aynalar, sandalyeler, Dolaplar, kadehler Hepsi adını söyler Hem de yalnızken. Hakan Algan

KEŞİF

  ... Arkadaşlar; Hep beraber bir düşünelim bakal¹ım. Keşfedilmemiş bir yerler var mı acaba daha. Bir süredir kafamda bu soru var. Bazılarınıza saçma gelebilir. İtiraf edeyim; kendim yazdığım halde, bana bile saçma ve gereksiz kafa meşguliyeti gibi geliyor. Çok da içine düşmemek lâzım. Anı yaşamak gerek. Ayrıca hem müteahhitlik yapmayı düşünmüyorum, hem de oralarda imar izni verildiğini sanmıyorum. Ama keşfedenlerin orada kaldıkları, geri dönmedikleri bir yer var. Allahtan eli de boş gidiyorlar. Yoksa oralar da perişan olurdu. Düşünsenize gittiğinizde kapıda karrşılayanın size, "cennet kent sitesine hoş geldiniz, anahtarınızı vereyim. Z blok 999999. kat. 8567 numara. Bir de şimdi haber geldi. HGS'nizde bakiye yokmuş, sırattan geçerken ödeme yapmamışsınız. Birazdan arkadaşlar tahsilata gelecek... Eh bu kadar saçmaladıktan sonra, bulunduğumuz dünyayı daha da içinden çıkılmaz hale getirmemeyi dileyip, tadını çıkartalım. Ama İNSANCA... Hakan Algan

ŞİİR GÜNÜ (CENAZE)

  ... Bu gün oradaydım ben de, Gördüm, ağlıyordun cenazemde. Silmek istedim göz yaşlarını. Sonra vazgeçtim. Düşündüm de, hatırladım, Söylemiştim sana Ben ölünce ağlama, inanmam diye. İnanamam, Bunlar sevinç gözyaşları değilse Hakan Algan

ZOR

   ... Hayatın zorluğundan şikâyetçi olmayana da, kolaylaştırmaya çalışana da rastlamadım.  O nasul olacak? Aslında çok koçlay ama yaradılıştan gelen egomuzun engellemesinden dolayı da bir o kadar zor. Egolarını yenebilenler ayrı tabi. İşte onlar ancak hayatı kolaylaştırabilir. Kendisini yetiştirebilmiş, yeterli olgunluğa erişebilmiş kişi kolaylıkla egolarını dizginleyebileceği için hayarı da kolaylaştırabilir. Böyle kişilerle muhatap olunduğunda ise hayat daha kolaylaşacağından daha mutlu olunacaktır. Egosu olanlar hep bana deyip karşılaştıkları olaylarda, haksız olduklarını bilseler bile, haklı çıkmak için her yola başvuracakları için size hayatı zorlaştıracaktır. Ego ayrı, özgüven ayrı. İkisini karıştırmamalı. Böyle egolu insanlarla da vakit harcamaya gerek yok diye düşünüyorum. Hakan Algan

ŞİİR GÜNÜ (KALBİM)

  ... Kalbim bir yerden ısırıyor seni. Bir bahar gününden mi, Yoksa deniz kenarından mı bilemedim. Baharsa üzerinden geçmiştir mevsimler Kumsalsa, deniz götürmüştür o kumları. Halâ neden ısırır acaba, Doyduysa eğer sana... Hakan Algan

ÇAĞRI MERKEZİ

  ... Olur olmadık zamanlarda arayan şu çağrı merkezlerine değinelim mi biraz?  Telefon çalar, açarsınız ve karşınızdaki nefes almadan konuşur. Sizin nerede, ne yaptığınız onun için önemli değildir, çünkü müsait olup olmadığınızı bile sormamıştır. Telefon adabını bilen ve konuşmanın başında "müsait misiniz?" diye sorarak başlayanları tenzih ediyorum. Anlıyorum, işleri bu ve ekmek parası için uğraşıyorlar ama her şeyin de bir adabı var. Bu her şeye telefonla konuşmak da dahil. Geçenlerde aynı numara tarafından üst üste arandım. Cevap verdiğimde ise nefes almadan tanıtım yapmaya başladılar. Sözünü kesmeme de fırsat vermeyince, üst üste bir kaç sefer ", "tuvaletteyim" dedim ve terbiyesiz deyip yüzüme telefonu kapattı. Telefonla konuşma adabını bilmeyen sen, terbiyesiz olan ben... Hakan Algan

ŞİİR GÜNÜ (ADA)

  ... Dört tarafı güzel anılarla çevrili kalbim İzin vermiyor ki mantığıma, Yaşattıklarını hatırlatsın bana, Hatırlatsın da, Gelen ilk gemi kurtarsa Çıkamadığım bu Korsan adasından, Hakan Algan