Ana içeriğe atla

Kayıtlar

29 EKİM

  Bir millet düşünün. Yazık, gariban millet. Hiç Ŕambo gibi, süperman gibi film kahramanları yok. Onun yerine Seyit onbaşı gibi, Kara Fatma gibi, Atatürk gibi bir tane film çevirmemiş kahramanları  var. Peki ne yapmış filmi bile olmayan bu kahramanlar? Tutmuş, koskoca bir ülke kurmuş. Bırakın film çevirmeyi, kahve muhabbetinde bile böbürlene, böbürlene anlatmamışlar. Tek istekleri -kesin ölmamakla beraber- bir rahmet okuyandı belki. Gelin kırmayalım. Hepinize sonsuz teşekkürler. Ruhunuz şâd olsun filmsiz kahramanlar...arkadaşlar  Hakan Algan

ŞİİR GÜNÜ (TEZAT)

  ... Hüzün kaplarmış, Gün geceye dönünce. Günü sevdirendir gece. İyiyi sevdiren kötü gibi, Güzeli sevdiren çirkin gibi, Huzuru sevdiren sen gibi Hakan Algan ...

DOLANDIRI(LMA)CILIK

  ... Defalarca dolandırılmış biri olarak, haberlerde de gördüklerimden artık YETER diye isyanımı dile getiriyorum bu gün. Benimkiler ticârette gerçekleşmişti. Herkesin başına gelebilirdi. Hepsine kızıyorum ama özellikle yemeyip, içmeyip insanları dolandırabilecek yeni yöntemler düşünenler daha fazla kızdırıyor beni. Telefon dolandırıcıları, evlilik çeteleri, saadet zincirleri, daha bir çoğu. Gelin dolandırıcılik adını, dolandırılMAcılık olarak değiştirelim de, dolandırılanları en aza indirelim.  Bunun yolu da sanırım; karşımızdakine aklımıza yatmıyorsa, bunu kendisine hissettirerek inanmadığımızı belli etmekle başlıyor. Bir çocuğun acımasızlığıyla davranmalı böylelerine. Hakan Algan

ŞİİR GÜNÜ (RENGİN)

... İlk günlerimizi hatırla. Ne de güzeldi öyle. Her günümüz ayrı oyundu. Sana bir renk vermemi istemiştin bir gün. Gözlerin denizdeki yosunları, Bulutlar kadar beyaz tenin, gökyüzünün mavisini anımsattı. Karar veremedim rengine. Şimdi görebiliyorum, Göğe çıktıkça, Denize indikçe, Seni tanıdıkça Rengi hepsinin kömürle aynıymış. Hakan Algan

KESKİN KILIÇ

  ... Dünyanın en tehlikeli mesleği sizce ne? Polislik mı, askerlik mi, itfaiye mi vs vs mi? Elbette hepsi birbirinden zor ama sanki tehlikelere karşı kendisini savunacak bir silahının ılmadığı, tehlikenin de nereden geleceğini tahmin edemeyeceği mesleğin daha tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Hal böyle olunca da aklıma gelen lk meslek gazetecilik gibi geliyor. Geçmişdeki ve günümüzdehi haberlere de bakınca sanki doğrulanıyorum gibi geliyor bana. Elindeki tek silahı kalemi. Kılıçtan keskin olduğunu iddia ediyorlar ama bu sanki avuntu gibi. O yazıları anlayanlar için kılıçtan keskin bir silah gibidir o kelimeler. Anlamayana karşı ise kuru sıkı tabancadan farkı yoktur.  Kuru sıkı tabancayı çeker ama karşısındakinde gerçek silah vardır. Sonuç malûm... Öldürülerek hayatını kaybeden tüm basın şehitlerine Allah'tan rahmet, darp edilenlere de geçmiş olsun dileklerimi sunarım. Hakan Algan

ŞİİR GÜNÜ (EŞYALAR)

  ... Eşyalar konuşmazsa eğer, Bir zahmet onlara da haber ver. Evımdeki Aynalar, sandalyeler, Dolaplar, kadehler Hepsi adını söyler Hem de yalnızken. Hakan Algan

KEŞİF

  ... Arkadaşlar; Hep beraber bir düşünelim bakal¹ım. Keşfedilmemiş bir yerler var mı acaba daha. Bir süredir kafamda bu soru var. Bazılarınıza saçma gelebilir. İtiraf edeyim; kendim yazdığım halde, bana bile saçma ve gereksiz kafa meşguliyeti gibi geliyor. Çok da içine düşmemek lâzım. Anı yaşamak gerek. Ayrıca hem müteahhitlik yapmayı düşünmüyorum, hem de oralarda imar izni verildiğini sanmıyorum. Ama keşfedenlerin orada kaldıkları, geri dönmedikleri bir yer var. Allahtan eli de boş gidiyorlar. Yoksa oralar da perişan olurdu. Düşünsenize gittiğinizde kapıda karrşılayanın size, "cennet kent sitesine hoş geldiniz, anahtarınızı vereyim. Z blok 999999. kat. 8567 numara. Bir de şimdi haber geldi. HGS'nizde bakiye yokmuş, sırattan geçerken ödeme yapmamışsınız. Birazdan arkadaşlar tahsilata gelecek... Eh bu kadar saçmaladıktan sonra, bulunduğumuz dünyayı daha da içinden çıkılmaz hale getirmemeyi dileyip, tadını çıkartalım. Ama İNSANCA... Hakan Algan

ŞİİR GÜNÜ (CENAZE)

  ... Bu gün oradaydım ben de, Gördüm, ağlıyordun cenazemde. Silmek istedim göz yaşlarını. Sonra vazgeçtim. Düşündüm de, hatırladım, Söylemiştim sana Ben ölünce ağlama, inanmam diye. İnanamam, Bunlar sevinç gözyaşları değilse Hakan Algan

ZOR

   ... Hayatın zorluğundan şikâyetçi olmayana da, kolaylaştırmaya çalışana da rastlamadım.  O nasul olacak? Aslında çok koçlay ama yaradılıştan gelen egomuzun engellemesinden dolayı da bir o kadar zor. Egolarını yenebilenler ayrı tabi. İşte onlar ancak hayatı kolaylaştırabilir. Kendisini yetiştirebilmiş, yeterli olgunluğa erişebilmiş kişi kolaylıkla egolarını dizginleyebileceği için hayarı da kolaylaştırabilir. Böyle kişilerle muhatap olunduğunda ise hayat daha kolaylaşacağından daha mutlu olunacaktır. Egosu olanlar hep bana deyip karşılaştıkları olaylarda, haksız olduklarını bilseler bile, haklı çıkmak için her yola başvuracakları için size hayatı zorlaştıracaktır. Ego ayrı, özgüven ayrı. İkisini karıştırmamalı. Böyle egolu insanlarla da vakit harcamaya gerek yok diye düşünüyorum. Hakan Algan

ŞİİR GÜNÜ (KALBİM)

  ... Kalbim bir yerden ısırıyor seni. Bir bahar gününden mi, Yoksa deniz kenarından mı bilemedim. Baharsa üzerinden geçmiştir mevsimler Kumsalsa, deniz götürmüştür o kumları. Halâ neden ısırır acaba, Doyduysa eğer sana... Hakan Algan

ÇAĞRI MERKEZİ

  ... Olur olmadık zamanlarda arayan şu çağrı merkezlerine değinelim mi biraz?  Telefon çalar, açarsınız ve karşınızdaki nefes almadan konuşur. Sizin nerede, ne yaptığınız onun için önemli değildir, çünkü müsait olup olmadığınızı bile sormamıştır. Telefon adabını bilen ve konuşmanın başında "müsait misiniz?" diye sorarak başlayanları tenzih ediyorum. Anlıyorum, işleri bu ve ekmek parası için uğraşıyorlar ama her şeyin de bir adabı var. Bu her şeye telefonla konuşmak da dahil. Geçenlerde aynı numara tarafından üst üste arandım. Cevap verdiğimde ise nefes almadan tanıtım yapmaya başladılar. Sözünü kesmeme de fırsat vermeyince, üst üste bir kaç sefer ", "tuvaletteyim" dedim ve terbiyesiz deyip yüzüme telefonu kapattı. Telefonla konuşma adabını bilmeyen sen, terbiyesiz olan ben... Hakan Algan

ŞİİR GÜNÜ (ADA)

  ... Dört tarafı güzel anılarla çevrili kalbim İzin vermiyor ki mantığıma, Yaşattıklarını hatırlatsın bana, Hatırlatsın da, Gelen ilk gemi kurtarsa Çıkamadığım bu Korsan adasından, Hakan Algan

İĞNE ÇUVALDIZ

  ... Ne kadar keyifli değil mi, oturduğumuz yerden insanları özellikle de siyasileri eleştirmek. Devlet imkânlarını şahsi menfaatleri için kullananları yerden yere vurabiliyoruz. Tabii ki savunulacak hiçbir yanı olmadığından, burada onları savunacak değilim ama bir de aynada kendimize bakalım istiyorum. Bizlerin elinde bu imkân ve yetkiler olsa ne yapardık. Kendimizi kandırmadan, gerçekçi olarak yapalım bunu. Herhangi bir yerde yetki sahibi olsak, orada yaşayanların çıkarlarını gözetebilecek olgunluğa sahip miyiz yok sa biz de eleştirdiklerimiz gibi mi davranıyoruz?  Ben de dahil olmak üzere çoğumuz ülkede adaletten de şikayetçiyiz ve eleştiriyoruz. Biz yeterince adil miyiz? Gerek başkaları ile ilişkilerimizde, gerekse başkaları arasındaki sorunlarda hakem gibi davranmamız gerektiğinde. Haklının yanında mı, güçlünün yanında mıyız? Hani atalarımız demiş ya; "iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır" diye.  İğneyi gerçekten batırma cesaretimiz var mı? Dokundurup, çekiyor muyu

ŞİİR GÜNÜ (EMPATİ)

  ... Ne yaptıklarımı gördün, Ne söylediklerimi dinledin, Kendıni yerime koy dedim, Beceremedin. Belki de becerdin ama, Bilmek istemedin. Ben gidince öğrendin, Bensizliğin anlamını. Ben zaten seninleyken öğrenmiştim, Sensizliğin anlamsızlığını, İllâ yaşamamız mı gerekti??? Hakan Algan

SEVGI

  ... Türkçemize eklediğimiz bana göre en saçma olan savunma cümlelerinden birine değinelim mi bugün?  "Sevdiğinden yapıyor." Adam karısını öldürüyor, neden öldürdün diye sorunca "SEVDİĞİMDEN" diyor. Hepimiz şahit olmuşuzdur. Biri başka birine bağırıp çağırır, hayatı burnundan getirir, arayı bulmaya çalışan üçüncü bir kişide burnundan geleni ttesellı etmek için; "sevdiğinden yapıyor" der. Bağırma olayı da işin diğer boyutu. En çok bağıran haklıymış gibi. Halbuki o tartışmanın sonunda sorunun çözülmediğini bile göremez. Sebebiyse bağırmaktan karşısındakinin ne dediğini duymaz. Sakin sakin oturup konuşabilselet sorun çözülecek aslında. Kim bilir, belki de amacı sorunun çözülmesi değildir. Ben de böyleleriyle karşılaşınca bir kaç gün öncesine kadar maalesef bağırıyordum. Başka türlü kendimi duyuramayacağımı düşünüyordum. O gün karar verdim. Artık ben de sesimi o tarz insanlara duyurmaya çalışmayacağım. Çünkü o duymak istemiyorki zaten. Sırtımı dönüp gitmek en