Ana içeriğe atla

OMURGA ÖNEMLİ

Hiç düşündünüz mü, yeryüzünde kaç canlı var? Milyon? Milyar? Trilyon? Katrilyon? Çeşit, çeşit. Bazısı tek hücreli, bazısı kafadan bacaklı, bazısı ise etçil, otçul diye uzayıp gidiyor. Çoğu da birbirini biliyor. Denizin bilmem kaç metre altında yaşayan bir balık; karşısına çıktığında kendisini kabartarak atarlanan diğer deniz canlısına bulaşmaması gerektiğini biliyor. Neticede atarlı abimizin bir duruşu var ve bu duruş kendisine bir saygınlık sağlamış denizler aleminde. Karada ise gerek avını ürkütmek için, gerekse de kendisini saldırıya karşı savunabilmek için omurgasını kullanarak şeklini değiştirenler çıkıyor karşımıza. Omurgasını kullanarak hem kendisini koruyabilir, hem avını görüntüsüyle ürküterek daha kolay avlayabilir, en önemlisi de karşısındakini korkutarak da olsa saygısını kazanır bu duruşuyla. Biz insanlar da omurgalılardanız. Bir kısmımız her ne kadar içgüdüsel kullanarak, sadece kavgalarda horozlanmak (!) için kullansak da, omurgalıyız işte. Halbuki omurgamızı fikirlerimizi savunurken, sözümüzün arkasında dik duruşumuzla kullansak, üç günde bir rüzgarın yönüne göre hareket edip de omurgasız damgası yemesek, bunun sonucunda hem saygınlığımız artıp, çoluk çocuğumuzun da arkadaşlarının yanında omurgası dik durmasını sağlayıp, yeni nesile örnek olmak mı daha iyi olur, yoksa üç kuruşluk menfaat için tüm millete rezil olmak mı acaba. Üstelik yatay da baksan, dikey de baksan söylediklerinin hiç birine güven olmaz omurgasızların. Hadi hepsini geçtim. Bunu yapabilmek için fikrin yanına bilgi koymak gerekir. Beceremiyorsa bari diğer faydasından yararlansın bu omurgasızlar. Dik durunca tuvalette de daha rahat ediliyor. Hakan Algan Resmi Web Sitesi

Yorumlar

  1. Hakan bey mayanın bozulması sonraki ürünlere de yansıyacak malum... Bu omurgasızlık hali de mayaya bulaştı gibi... İşin boyutu öptürmekle başladı. Elletmek ve sonraki istem dışı alışlar verişler. .. Biz şimdi nesli tükenen fosil diye adlandırılıp, zamanının devrimcisi Peygamber efendimiz SAV gibi ve bozkurt Atamız Atatürk'ün izinden son nefese kadar yalnızca Allah'a kul olmanın şükrünü yaşayacağız. Ne mutlu Türk'üm diyene

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

DUVAR En yararlı, bir o kadar da zaŕarlıdır duvar örmek. O nasıl oluyor diyenleri duyar gibiyim. Kullanıma bağlı. Duvarı nereye ördün? Ne kadar ördün vs, vs. Gizlenmek için mi, örtünmek için mi ördün? Sana zarar verecek doza göre, seni görmemesini mi, yoksa ulaşıp da zarar vermemesini mi istiyorsun? Önce buna karar verip ona göre örmeli duvarı. çok güçlüyse o duvarı aşamamalı.Bana bulaşmasın, geçsin gitsin diyorsan sağlamlığı önemlı değil. Görmesin yeter. Önemli olan doğru tehlikeyi tesbit edersen ona göre duvar örmek. İşte o zaman yararlı olur.

KUŞ BEYİNLİ

Bir çoğumuz, birisine kızdığımızda, hemen "aptal" anlamında kullandığımız, "kuş beyinli" tanımını yaparız "insan beynimizle". Kazların göçlerini gerçekleştirirken hava direncini en aza indirebilmek için ve güçlerini en verimli şekilde kullanabilmek adına, yerlerini sırasıyla değiştirip "V" şeklinde uçtuğunu göz ardı ederek. Hatta eşi öldüğünde başından ayrılmayan angut kuşunun sadakatini önemsemeyerek. Yoksa bir karganın, yerden veya ağaçtan aldığı cevizi kırabilmek için, yüksekten aşağıya bırakmasını mı örnek vermeli? Örnekler böyle uzayıp giderken, ben size bir dönem beslediğim güvercinlerden bahsedeceğim. Evimin terasında güvercin beslemiştim. Sadece uğraşacak bir şeyler olsun diye, Esatın tavsiyesiyle ve bir çift güvercinle başlamıştım. Ölenler, çoğalanlar derken, beslemeyi bıraktığımda oniki güvercini başkalarına dağıttım. Ama çok şey öğrendim o "kuş beyinliler"den. Tek eşliler. Hepsi bir kümeste ama raf gibi ayrı yuvalarda ka...

ENERJİ VAMPİRLERİ

  ... Adı ürkütücü değil mi? Aslında vampirler kadar olmasa da bunlar da korunmazsak az zarar vermez bize. Canlı ya da cansız her şeyin arasında bir enerji alış verişi olduğu zaten ıspatlanmış. İnsanlar arasında da bu alış veriş vardır. Siz de fark etmişsinizdir. Bazılarının yanında kendimizi çok mutlu hissederiz ve hemen "Ne kadar pozitif birisi" derız. Hatta fırsatını buldukça O'nu görmek isteriz. Bunun tam tersi, aynı ortamda bulunduğumuzda, neredeyse yaşama sevincimizin bile tükendiğini hissettiğimiz insanlar vardır. Onların enerji kaynağı diğer insanlardır. Gerek konuşmalarıyla, gerek tavırlarıyla sizdeki enerjiyi tüketir, kendileriyse sanki depoyu fullemiş gibi kalkar masadan. Artık tükenmiş gibi hissedersiniz kendinizi. Bunlar en yakınlarınız bile olabilir. Çoğu farkında bile olmadan yapar bunu. Çünkü kendisini bu şekilde iyi hisseder. Bu insanlar kanınızı emip öldürmez ama, enerjinizi emip, tüketir. Tercih meselesi ama bana sorarsanız; "sana doyum olmaz, ben ...